Taksirle Yaralama Suçu ve Cezası
Taksirle yaralama suçunda, “başkasının vücuduna acı verme veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulması” neticeleri söz konusu olmaktadır.
Bu yazımızda “taksirle yaralama suçu ve cezasına” ilişkin genel bilgiler paylaşılmış olup, hukuki uyuşmazlığınıza ilişkin detaylı bilgi için iletişim bölümündeki bilgilerden Çapa Hukuk Bürosu’na ulaşabilirsiniz.
Taksirle Yaralama Suçu Nedir?
Türk Ceza Kanunu m.89’daki suç, yaralamanın gerçekleşmesiyle tamamlanan bir zarar suçudur. Meydana gelen neticenin ağırlığı önemli değildir. Basit tıbbi müdahale ile giderilebilen bir neticenin meydana getirilmesi durumunda da TCK m.89 hükmü uygulanır. Taksirle yaralamaya sebebiyet verme, kasten yaralama suçundan bağımsız bir suçtur. Burada fail, yaralama sonucunun meydana gelmesini istemez. Ancak göstermesi gereken dikkat ve özeni göstermediği için bu netice meydana gelir.
Taksirle öldürmede olduğu gibi, taksirle yaralamanın da icrai ya da ihmali bir davranışla işlenmesi mümkündür. İhmali davranışla suçun işlenmesi durumunda herhangi bir indirim öngörülmemiştir. Örneğin, faile ait hayvanın başıboş bırakılması sonucunda bir kimseye saldırıp onu yaralaması durumunda, taksirle yaralama suçu oluşur.
Taksirle Yaralama Suçunun Cezası 2025
5237 Sayılı Türk Ceza Kanun’un 89. maddesine göre;
(1) Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
b) Vücudunda kemik kırılmasına,
c) Konuşmasında sürekli zorluğa,
d) Yüzünde sabit ize,
e) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
f) Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yarısı oranında artırılır.
Yani 2. fıkranın ayrı ayrı bentlerinde geçen hallerin varlığı halinde örnek olarak 6 ay olarak tesis edilen bir hapis cezası yarısı oranında arttırılarak 9 ay hapis cezası şeklinde karar tesis edilecektir.
(3) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
d) Yüzünün sürekli değişikliğine,
e) Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine,
Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılır.
Yani 3. fıkranın ayrı ayrı bentlerinde geçen hallerin varlığı halinde örnek olarak 6 ay olarak tesis edilen bir hapis cezası yarısı oranında arttırılarak 12 ay hapis cezası şeklinde karar tesis edilecektir.
4) Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Taksirle Yaralama Suçunda Cezasızlık Sebepleri
Taksirli hareket sonucunda sebebiyet verilen netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa, faile ceza verilmez (TCK m.22/6)
Hükmün gerekçesine göre, ülkemizde özellikle kırsal bölgelerde rastlandığı üzere, taksirli suçlarda failin meydana gelen netice itibarıyla bizzat kendisinin ve ailesi bireylerinin ağır derecede mağduriyete uğradıkları görülmektedir. Sözgelimi, köylü kadınların gündelik uğraşları ve hayat zorlukları itibarıyla, küçük çocuklarına gerekli dikkati ve itinayı gösterememeleri sonucu, çocukların yaralandıkları veya öldükleri görülmektedir. Aynı şekilde meydana gelen trafik kazalarında da benzer olaylara rastlanmaktadır. Bu gibi hallerde ananın taksirli suçtan cezaya mahkum edilmesi, esasen suçtan dolayı evladını kaybetmesi sonucu uğradığı ızdırabı şiddetlendirmekle kalmamakta, ayrıca ailenin tümüyle ağır derecede mağduriyete düşmesine neden olmaktadır. Söz konusu duruma göre, hakim suçlunun durumunu takdir ile ceza vermeyebilecektir. Ancak dikkat edilmelidir ki, bu fıkranın uygulanabilmesi için fiilden dolayı failin kişisel ve ailevi durumu itibarıyla zararlı netice meydana gelmiş bulunmalıdır.
Taksirle Yaralama Suçunun Unsurları
- Maddi Unsur
Taksirle yaralamaya sebebiyet verme suçunun maddi unsuru, bir kimsenin yaralanmasına taksirle sebebiyet verilmesidir. Failin, icrai veya ihmali hareketi bu sonucu ortaya çıkarmış olabilir. Hareket ile netice arasında nedensellik ilişkisi bulunmalı, yaralanma failin gerçekleştirdiği hareket sonucunda ortaya çıkmış olmalıdır. Failin, meydana gelen yaralanmaya engel olmak için göstermesi gereken özene aykırı hareket ettiği ve hareketin böyle bir neticeyi meydana getirebileceğinin objektif olarak kabul edildiği hallerde, hareket ile netice arasında nedensellik ilişkisi var demektir.
- Hukuka Aykırılık Unsuru
Suçun oluşması, eylemin hukuka aykırı olmasına bağlıdır. Suçun unsuru olan hukuka aykırılığı ortadan kaldıran ve TCK m.24 ile devamında yer almış bulunan hukuka uygunluk nedenleri, tüm suçlar açısından söz konusu olan genel nitelikteki hükümlerdir. Bu nedenlerden birinin varlığı halinde, fiil suç olmaktan çıkar ve fiili işleyenlerin ceza sorumluluğu olmaz. Dolayısıyla, taksirle yaralamaya sebebiyet verme bakımından da, somut olayda herhangi bir hukuka uygunluk nedeni ortaya çıkabilir.
- Kusurluluk
Taksirle yaralamaya sebebiyet verme suçunda kusurluluk, taksirdir. Fail, basit (TCK m.22/2) veya bilinçli (TCK m.22/3) taksirle neticeyi meydana getirmiş olmalıdır. Failin taksir derecesinde kusurunun bulunup bulunmadığı, kişisel ve yerel özellikler göz önüne alınarak belirlenir. Taksirli hareketin failinin cezalandırılması sonucunu doğurması için, bunun yasada açıkça gösterilmiş olması gerekir (TCK m.22/1). Çünkü, suçun oluşması açısından aranan temel türü kasttır. Hareket kasıtlı değilse ve o suç türünün taksirle de işlenebileceği yasada öngörülmemişse fail beraat eder.
Taksirle Yaralama Suçunda Basit ve Bilinçli Taksir Ayrımı
Bilinçsiz taksirde fail normalde öngörülebilir neticeyi somut olayda öngörmemiştir. Taksirin unsurlarından birini teşkil eden öngörebilmenin tespitinde failin şahsi nitelikleri; tecrübesi, yaşı, zeka derecesi, görgüsü, mali durumu, beden kusurları, cinsiyeti ve sosyal seviyesi nazara alınır. Yani öngörmenin tespiti bakımından esas alınacak olan kişi, failin dışındaki orta kabiliyetli veya failin bulunduğu sosyal gruptan orta kabiliyetli bir kişi değil, “failin bütün kabiliyet ve niteliklerini üzerinden toplamış bir kişidir.”
Bilinçli taksirde fail, normalde öngörülebilir neticeyi somut olayda da öngörmüş, buna rağmen her ne kadar öngördüğü neticeyi istemese de yine de hareketi yapmıştır. Bilinçli taksir kanunumuzda “kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi” şeklinde tanımlanmıştır (TCK M.22/3). Bilinçli taksirde fail her ne kadar neticeyi genel hatlarıyla öngörebilmekte ise de o olayda neticenin meydana gelmeyeceğini kabul etmektedir. Failin kusurunun bilinçli taksir olması, suçu ağırlaştıran bir nedendir. Bu halde ceza, üçte birden yarısına kadar arttırılır (TCK m.22/3). Ayrıca, hapis cezası adli para cezasına çevrilmez (TCK m.50/4).
Trafik Kazalarında Taksirle Yaralama Suçu
Trafik kazalarında diğer tarafın yaralanmasına sebep olan kişinin, Türk Ceza Kanunu m. 89’da düzenlenen Taksirle Yaralama suçu bakımından cezai sorumluluğu doğacaktır.
Bu halde sorumlu kişi aleyhinde soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi, kişinin kaza anındaki durumuna bağlıdır. Eğer yaralama fiili bilinçli taksirle işlenmişse, kişinin yargılanması şikâyete tabi değildir. Ancak kişi, olay anında kazaya sebep olabileceğinin bilincinde değilse, yargılanabilmesi mağdurun şikâyetine bağlıdır.
Taksirli Yaralamaya Mağdurun veya Başka Bir Kişinin Etkili Olması
Taksirle yaralama suçu bakımından iştirak hükümlerinin uygulanması söz konusu değildir. Suça iştirak, iştirak kastinin varlığını gerektirdiğinden taksirli suça iştirak olmaz (TCK m.40/1). Dolayısıyla Mağdurun veya başka bir kişinin taksirli yaralamada etkili olması hallerinde suça iştirak durumundan bahsedilmez. Ancak, suça birlikte sebebiyet vermekten söz edilebilir. Böyle bir durumda da her fail kendi taksirinden dolayı sorumlu olacaktır. Yargıtay bir kararında şöyle demektedir; “Sanığın suçu taksirli suçlardan olup iştirak hükümlerinde belirtilen iştirak halinde işlenmesi olanaksızdır.”
Taksirle Yaralama Halinde Tazminat Sorumluluğu
Taksirle yaralama suçu nedeniyle, Ceza Mahkemesi fail bakımından, hapis ve/veya adli para cezasına hükmeder. Mağdur olan taraf, maddi ve manevi zararlarından dolayı koşulları oluştuğu takdirde, taksirle yaralama suçunun faili olan kişiye Hukuk Mahkemeleri’nde maddi veya manevi tazminat davası açabilecektir.
Yargılama Usulü Nedir?
Taksirle yaralama suçunda 89/1 kapsamında kalan uyuşmazlıklarda basit yargılama usulü uygulanırken diğer hallerde genel yargılama usulü uygulanmaktadır. Taksirle yaralamaya sebebiyet verme suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır (TCK m.89/5). Ancak, bu suçun bilinçli taksirle yaralama şeklinde olması halinde, yapılan ihbar üzerine savcılık tarafından re’sen soruşturulur.
Görevli ve Yetkili Mahkeme
Taksirle yaralamaya sebebiyet verme suçunda görevli mahkeme; “Asliye Ceza Mahkemesi’dir.”
Taksirle yaralama sebebiyet verme suçunda yetkili mahkeme ise; “suçun işlendiği yer mahkemesidir.”
Taksirle Yaralama Suçunda Zamanaşımı
Taksirle yaralama suçunda dava zamanaşımı, suçun işlendiği günden itibaren sekiz yıldız (TCK m.66/1-e). Dava zamanaşımını kesen nedenlerin gerçekleşmesi halinde, dava zamanaşımı süresi en fazla on iki yıl olabilir (TCK m.67/4).
Suçun işlendiği sırada fail, on iki yaşını doldurmuş olup da henüz on ben yaşını doldurmamış ise bu sürenin yarısı, on beş yaşını doldurmuş olup da henüz on sekiz yaşını doldurmamış ise bu sürenin üçte ikisinin geçmesi, zamanaşımının dolması için yeterli sayılır (TCK m.66/2).
Cezanın Adli Para Cezasına Çevrilmesi Mümkün Müdür?
Basit (bilinçsiz) taksirli suçlarda uzun süreli hapis cezaları da adli para cezasına çevrilebilir. Ancak bilinçli taksir hallerinde hapis cezaları adli para cezasına çevrilmez.
Taksirle Yaralama Suçunda Etkin Pişmanlık Var Mıdır?
Etkin pişmanlık, suç işlendikten sonra failin pişman olması ve işlediği fiilden ötürü meydana gelen zararı gidermeye çalışmasıdır. Etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanacağı suç tipleri istisnaidir ve ilgili suç tiplerini tanımlayan kanun maddelerinde belirtilmiştir. Ancak basit (bilinçsiz) taksir ve bilinçli taksirli suçlarında oluşan zararın giderimi söz konusu olamayacağından, taksirle yaralama suçunda etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması da söz konusu değildir.
Taksirle Yaralama Suçunda Uzlaştırma Var Mıdır?
Taksirle yaralamaya sebebiyet verilmesi, uzlaşma kapsamındaki suçlardandır (CMK m.253/1-b). Bu nedenle, Cumhuriyet savcısı veya onun talimatı üzerine adli kolluk görevlileri, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene, uzlaşma teklifinde bulunurlar.
Kamu davası açıldıktan sonra, kovuşturma konusu suçtan uzlaşma kapsamında olduğu ortaya çıkarsa, uzlaştırma işlemleri mahkeme tarafından yapılır (CMK m.253).
Taksirle Yaralama Suçu Şikayete Bağlı Mıdır?
Taksirle yaralamaya sebebiyet verme suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır. Taksirle yaralamaya bilinçli taksirle sebebiyet verildiğinde ise suçun takibi, re’sen gerçekleştirilecektir, yani şikayete tabi değildir.
Taksirle Yaralama Suçu Şikayet Dilekçesi Örneği
T.C.
İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NE
MÜŞTEKİ : (…)
VEKİLİ : AV. BUĞRA ÇAPA
ŞÜPHELİ : (…)
KONU : Şüpheli Tarafın Bilinçli Taksirle Yaralama Suçundan Dolayı Cezalandırılmasını İhtiva Eden Şikayet Dilekçemizdir.
AÇIKLAMALAR :
Müşteki müvekkil, 15/10/2024 günü yaşanan araba kazasında yaralanmış ve hastanede tedavi edilmiştir. Meydana gelen kazada müvekkilin hayati tehlikesi bulunmamakla birlikte hastanede tedavi görmesi gerekmiştir. Olay anında emniyet ekiplerince yapılan incelemede sanık tarafın 2,23 promil alkollü olduğu tespit edilmiştir.
ALKOLLÜ ARAÇ KULLANAN SANIK BİLİNÇLİ TAKSİRLE KAZAYA VE MÜVEKKİLİN YARALANMASINA SEBEBİYET VERMİŞTİR.
Huzurdaki dosyada sanık sıfatı ile yargılanmakta olan taraf, alkollü olarak araba kullanırken kazaya sebebiyet vermiştir. Kaza saati, hava durumu ve sair hususlar göz önüne alındığında sanığın alkollü olarak direksiyon başına geçmesinin bilinçli bir eylem olduğunu açıklamaktadır.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2017/9773 E.,2019/7069 K. Sayılı ilamında; “…Dosya kapsamına göre, kazanın 19/10/2014 tarihinde saat 21:55’te meydana geldiği, kazadan sonra 20/10/2014 tarihi saat 11:31’de yapılan alkol ölçümünde sanıkta 0,31 promil alkol tespit edildiği, her saat başı alkol miktarının 0,15 promil düştüğü dikkate alındığında ve dosya içeriğinde bulunan Adli Tıp Kurumu Isparta Şube Müdürlüğünce düzenlenen rapora göre sanığın kaza anında 1,62-2,72 promil arasında alkollü olabileceği göz önünde bulundurulduğunda, sanık hakkında bilinçli taksir hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden…” şeklinde hüküm kurmuştur.
Emsal karardan da anlaşılacağı üzere sanığın yüksek promili ile araç kullanmasıbilinçli taksirle hareket ettiğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla sanığın taksirle yaralamaya bilinçli taksirle sebebiyet verdiğine kanaaat getirilerek cezalandırılması gerektiğini düşünmekteyiz.
SONUÇ VE TALEP : Yukarıda arz ve izah edilen ve Sayın Mahkemenizce re’sen öngörülen sebeplerle;
Şüpheli tarafın bilinçli taksirle yaralama suçundan dolayı cezalandırılmasına,
Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin sanıktan tahsiline, karar verilmesini vekaleten saygılarımızla arz ve talep ederiz.