Etkin Pişmanlık : TCK M.168
Suçun bütün unsurlarıyla tamamlanmasından sonra failin bazı pişmanlık gösteren hareketler yapması durumunda, bu hareketler dolayısıyla faile ceza verilmemesini veya cezada indirim yapılmasını ifade eden kuruma “etkin pişmanlık” adı verilmektedir ve etkin pişmanlık genel hükümler kısmında düzenlenmemiştir. Bu nedenledir ki, etkin pişmanlık hükümleri sadece düzenlendikleri suçlar bakımından uygulanabilecektir.
Bu yazımızda etkin pişmanlık hükümlerine ilişkin genel bilgiler paylaşılmış olup, hukuki uyuşmazlığınıza ilişkin detaylı bilgi için iletişim bölümündeki bilgilerden Çapa Hukuk Bürosu’na ulaşabilirsiniz.
Etkin Pişmanlık Nedir?
TCK M.168/1’e göre “Hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflas, taksirli iflas suçları tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisi kadarı indirilir.”
Etkin pişmanlık hükümleri sadece kanunda tahdidi olarak sayılan suçlar bakımından, cezayı kaldıran veya cezada indirim yapılmasını gerektiren bir şahsi sebep olarak düzenlenmiştir.
Etkin Pişmanlığın Unsurları
- TCK M.168/1’de sınırlayıcı olarak suçlardan birisinin söz konusu olması gerekmektedir.
- Suçun tamamlanmış olması gerekir.
- Failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek geri verme veya tazmin suretiyle mağdurun zararını gidermesi gerekir. (Zararın gidermenin pişmanlığın sonucu olması gerekmektedir.)
- Zararın hükmün verilmesi aşamasına kadar giderilmiş olması gerekir
Etkin Pişmanlığın Şartları Nelerdir? Kimler Yararlanabilir?
Suç tipinde öngörülen bütün koşulların, özellikle de neticenin gerçeklemiş olmasıyla birlikte suç da tamamlanır.
Suç tipinin yapısına göre neticenin ortaya çıkması, kanunun yasakladığı bir davranışın gerçekleştirilmesi, böyle bir davranışla somut, soyut tehlike yaratılması veya kanunun yapılmasını zorunlu kıldığı bir davranışın yapılmaması ile birlikte suç da tamamlanmış olur. O halde suçun tamamlanmış olup olmadığı, her bir suç açısından ayrıca değerlendirilmesi gereken bir konudur.
Etkin pişmanlık suçun tamamlanmasından sonra söz konusu olduğuna göre, teşebbüs aşamasında kalan suçlar bakımından etkin pişmanlık uygulanmayacaktır.
Bunun gibi fail kendi isteğiyle icra hareketlerini yarıda bırakır veya suçun tamamlanmasını veya neticenin gerçekleşmesini önlerse, bu durumda TCK M.168/1 değil, TCK M.36 uygulama alanı bulur.
Etkin pişmanlık hükümlerine göre cezanın indirilmesi için TCK M.168/1’de sınırlayıcı olarak belirtilen suçlardan birinin söz konusu olması, suçun tamamlanmış olması, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek geri verme veya tazmin suretiyle mağdurun zararını gidermesi, zararın hükmün verilmesi aşamasına kadar giderilmiş olması gerekir.
TCK M.168/1 uyarınca etkin pişmanlık, yalnızca hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüyle kullanma, dolandırıcılık, karşılıksız yararlanma, ve yağma suçları bakımından uygulama alanı bulmaktadır. Yağma suçu söz konusu olduğunda etkin pişmanlık nedeniyle yapılacak indirim, diğer malvarlığına karşı suçlara göre daha düşük tutulmuştur (TCK M.168/1 c.2).
Etkin Pişmanlık Uygulanan Suçlar
- Hırsızlık (T.C.K M.141 vd.)
- Mala Zarar Verme (T.C.K M.151)
- Güveni Kötüye Kullanma (T.C.K M.155)
- Dolandırıcılık (T.C.K M.157-158 vd.)
- Karşılıksız Yararlanma (T.C.K M.163)
- Yağma (T.C.K M.148-149)
Etkin Pişmanlık Nasıl Uygulanır?
TCK M.168 kapsamında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için gerçek bir pişmanlık söz konusu olmalıdır.
Buna karşılık örneğin, iade ve tazminin cebri icra yoluyla gerçekleştirilmesi, zararın failin rızası hilafına veya ondan habersiz olarak üçüncü kişilerce giderilmesi, failin yakalanmamak için kaçarken atması sonucu eşyanın ele geçirilmesi veya kaçarken yakalanan failin üzerinde ele geçirilmesi gibi hallerde, failin gerçek anlamda bir pişmanlığından söz edilemeyeceğinden, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma şartları oluşmayacaktır.
Buna karşılık etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için “mağdurun uğradığı zararın aynen geri veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi” şartı yerine getirilirken duyulan pişmanlığın mutlaka sözle ifade edilmesi zorunluluğu bulunmayıp, söz veya davranış yoluyla da ifade edilmesi olayın özelliğine göre mümkün olabilecektir.
Etkin Pişmanlıkta Ceza İndirimi
Türk Ceza Kanunu’nun özel hükümler kısmında, suç bütün unsurlarıyla tamamlandıktan sonra, failin resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce durumu merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını kolaylaştırması;
suçun meydana çıkmasına yardım etmesi (TCK M.93, 201);
meydana gelmiş neticeyi tamamen ortadan kaldırması (TCK M.110);
mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin etmesi (TCK M.168, ayrıca bkz M.248, M.254),
resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce diğer suç ortaklarının veya suç konusu eşyanın saklandığı veya imal edildiği yerleri merciine haber vermesi,
suç konusu eşyayı kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini haber vererek suçluların yakalanmalarını veya söz konusu eşyanın ele geçirilmesini kolaylaştırması veya suçlar haber alındıktan sonra suçun meydana çıkmasına, fail ve ortaklarının yakalanmasına yardım etmesi, resmi makamlara başvurarak tedavi ettirilmesini istemesi (TCK M.192, 201),
kurulan örgütü suç işlemeden önce dağıtması veya verdiği bilgilerle örgütün dağıtılmasını sağlaması, suç işlemeden önce örgütten ayrıldığını bildirmesi, suç işlemeden yakalanması durumunda örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlaması, gönüllü olarak teslim olup, örgüt hakkında bilgi vermesi (TCK M.221),
rüşvet alma konusunda anlaşan kamu görevlisinin; rüşvet veren veya anlaşan kişinin soruşturma makamlarını haberdar etmesi (TCK M.254),
iftira edenin iftirasından, yalan tanıklık yapanın tanıklığından dönmesi (TCK M.269, 274),
gözaltına alınan, tutuklu veya hükümlünün kaçtıktan sonra kendiliğinden teslim olması (TCK M.293)
hallerinde faile ceza verilmemesi veya cezasında indirim yapılması öngörülmüştür.
Etkin pişmanlık sadece yukarıda sayılan ve TCK M.168/1’de belirtilen suçlar bakımından uygulama alanı bulmaktadır. Ancak örneğin, imar kirliliğine neden olma suçunda TCK M.184/5’te etkin pişmanlık halinde mahkum olunan cezanın dahi bütün sonuçlarıyla ortadan kalkacağı hükme bağlanmıştır. Aynı şekilde TCK M.230/5’te aralarında evlenme olmaksızın, evlenmenin dinsel törenini yaptıranların, medeni nikah yaptırdıklarında kamu davası ve hükmedilen cezanın bütün sonuçlarıyla ortadan kalkacağı hükmü konmuştur.
Etkin Pişmanlıkta Mağdurun Zararının Giderilmesi
TCK M. 168 mucibinde; zararı giderme, ya geri verme ya da tazmin yoluyla olmalıdır. Tazmin yoluyla giderme, geri verme olanağının bulunmadığı durumlarda söz konusu olur.
Hükümde “mağdurun” zararının giderilmesi arandığından, suçtan zarar gören başka kişilerin, örneğin, suç eşyasını satın alanın zararının giderilmesi gerekmektedir.
Tazmin yoluyla zararın giderilmesi, aynı değer ve/veya miktardaki malı suçtan zarar görene verme ya da malın bedelini para ya da eşya ile karşılama biçiminde olabilir.
Bununla birlikte geri verme yoluyla zararın giderildiğinden söz edilebilmesi için sonradan malın değerinde bir azalmaya yol açılmamış olması gerekir. Bu nedenle örneğin, hırsızlık suçuna konu olan koyunun kesilmiş, teybin başlık kısmının eksik olarak iade edilmesi zararın tamamen giderilmesi sayılmaz.
Geri vermenin doğrudan mağdura yapılması şart değildir, resmi makamlara teslim etmek veya üçüncü kişiler aracılığıyla iade etmek şeklinde de gerçekleştirilebilir.
Geri verme veya tazmin yoluyla mağdurun zararı tamamen giderilmiş olmalıdır. İştirak halinde işlenen suçlarda, suç ortaklarından birinin kendi payına düşecek kadar kısmı geri vermesi yeterli değildir.
Zararın hangi kapsamda giderildiğini, gerektiğinde bilirkişiye de başvurmak suretiyle olaya bakan mahkeme belirleyecektir. Buna karşılık geri verme veya tazmin kısmen olursa, failin etkin pişmanlıktan yararlanabilmesi için, mağdurun rızası aranır; rıza göstermezse TCK M.168/1 uygulanmaz.
Etkin Pişmanlık ile Gönüllü Vazgeçme Arasındaki Fark Nedir?
Gönüllü vazgeçme, TCK M.36 kapsamında suç bütün unsurlarıyla tamamlanmadan önce mümkün olup, icra hareketlerinin fail tarafından gönüllü olarak bitirilmesini ifade ettiği gibi, icra hareketleri bittiği ancak neticenin meydana gelmediği olaylar bakımından da söz konusu olabilecektir.
Dolayısıyla, failin elinde olan sebeplerle, kastettiği suçun neticesinin gerçekleşmesine engel olması durumu da gönüllü vazgeçmedir. Örneğin; bir kimseyi öldürmek için zehirleyen failin, bilahare mağdura panzehri vermesi gibi.
Suç tamamlandıktan sonra ise gönüllü vazgeçme söz konusu olamaz; şartları gerçekleşmişse, etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilir.
Gönüllü vazgeçme, kanunun genel hükümler kısmında düzenlendiğinden bütün suçlar bakımından geçerlidir buna karşılık etkin pişmanlık genel hükümler kısmında düzenlenmemiştir. Bu nedenledir ki, etkin pişmanlık hükümleri sadece düzenlendikleri suçlar bakımından uygulanabilecektir.
Etkin Pişmanlık Suçu Kabul Etmek Midir?
TCK M.168/1’de “bizzat pişmanlık göstererek” deyimine yer vermek suretiyle burada gerçek anlamda bir suç sonrası pişmanlık durumunun söz konusu olduğu açığa kavuşturulmuştur.
Bununla birlikte, ne olur ne olmaz düşüncesiyle, mahkum edilme ihtimali karşısında, etkin pişmanlık hükmünden ileride yararlanabilmek düşüncesiyle zararın giderilmesi yoluna gidilebileceğinden, suçu işlediğini kabul etmeyen failin, mağdurun zararını gidermesi suçu ikrar ettiği anlamına gelmez.
Etkin Pişmanlıktan Davanın Hangi Aşamasında Yararlanılabilir?
TCK M.168, geri verme ve tazmin yoluyla zararın giderilmesinin, kovuşturma başlayıncaya kadar ya da kovuşturma başladıktan sonra hüküm verilinceye kadar olması durumuna göre etkin pişmanlık nedeniyle cezada yapılacak indirimi farklı oranlarda belirlemiştir.
Buna göre eğer geri verme ve tazmin, kovuşturma başlamadan önce olursa ceza 2/3, buna karşılık kovuşturma başladıktan sonra hüküm verilinceye kadar olursa 1/2 oranında cezanın indirilmesi gerekir. Kovuşturmanın başlamasından anlaşılması gereken iddianamenin kabulüdür.
O halde iddianamenin kabulü aşamasına kadar söz konusu olan zararı giderme TCK M.168/1, kabulünden sonra hükmün verilmesi aşamasına kadar olan zararı giderme ise TCK M.168/2’nin uygulanması gerekir.