Ceza HukukuMakalelerimiz

Ses Kaydının Delil Niteliği

Makalemiz konusunu vatandaşlarımızın aldığı açık veya gizli ses kayıtlarının hukuki durumu oluşturacaktır. Çağımız teknolojisinde ses kayıtlarının ehemmiyeti oldukça yüksektir. Bireyler çeşitli sebeplerle ses ayıtları almaktadır. Ancak burada bakılması gereken en önemli husus ses kayıtlarının hukuki durumu olacaktır çünkü Türk Hukuk Sistemi’ne göre deliller hukuka uygun elde edilmelidir aksi halde yargıç tarafından hükme esas alınamaz.

Bu yazımızda ses kaydının delil niteliğine ilişkin genel bilgiler paylaşılmış olup, hukuki uyuşmazlığınıza ilişkin detaylı bilgi için iletişim bölümündeki bilgilerden Çapa Hukuk Bürosu’na ulaşabilirsiniz.

Ses Kaydı Mahkemede Delil Olur Mu?

Ses kaydı, cihaz yardımıyla kişilerin veya ses çıkaran herhangi bir şeyin sesini kayıt altına almaktır. Günümüz teknoloji çağını düşündüğümüzde ses kaydı almak, başımıza gelen olayların ispatı açısından oldukça sık başvurulan bir yöntemdir. Mahkemeler de belli şartları taşıdığı takdirde bu kayıtları delil olarak kabul etmektedirler. Bunları da hukuka uygunluk gereklilikleri oluşturur ve bu da kural olarak karşı tarafın da rızasının alınmasına bağlıdır. Ancak Yargıtay kararları ve hayatın olağan akışı da göz önünde tutulduğunda her zaman karşı tarafın rızasını alamayabiliriz. Bazen olaylar o kadar hızlı gelişir ki buna fırsatımız kalmaz ve bazen karşı taraf kayıt altına alındığı bilinciyle konuşmaz veya eksik ya da yanlış konuşur. Bu gibi sebeplerden dolayı uygulamada ses kaydının delil niteliği taşıması konusu somut olay nezdinde değişmektedir.

Ses Kaydının Delil Niteliği Taşıdığı Davalar

6100 sayılı HMK hükümlerine göre; uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanun’a göre “belge” olarak kabul edilmektedir (HMK m.199/1). Yani özel hukuk alanında belge delili kapsamı oldukça geniş tutulmuştur.

Özellikle boşanma davalarında ispat yöntemlerinin kısıtlılığı bakımından ses kayıtları oldukça sık kullanılmaktadır. Ancak hukuka uygun elde edilmiş bir kayıt olmadığı sürece özel hayatın gizliliği suçuyla beraber haberleşmenin gizliliği ihlali suçu gibi Türk Ceza Kanunu’nda yaptırımları katı şekilde düzenlenmiş suçlara karışılması kaçınılmaz olacaktır. Yargıtay kararları kapsamında uygulamada görülen durum karşı taraftan gizli alınan bir kayıt söz konusuysa alınan gizli kayıtlardaki konuşma bir “akış” halinde olmalıdır. Yani planlı ve hazırlık içerisinde oluşturulan konuşmalar karşıyı tahrike bazen de hiç yapmamış olduğu bir suça da sürükleyebileceği sebebiyle ispat niteliği taşımaz. Yargıtay kararlarına göre de kişiyi konuşturmaya veyahut tahrik etmeye yönelik yapılan konuşmalar neticesinde alınan kayıtlar delil niteliği taşımamasının yanında “Özel Hayatın Gizliliği İhlali Suçu” oluşturur. Aynı durum ve kurallar özel hukukun bir başka geniş ve önemli alanını oluşturan alacak davaları için de geçerlidir.

İşçi-İşveren davalarında da işçi aleyhine sözleşmenin haksız feshi, mobbing gibi durumlara oldukça sık rastlanmaktadır. Bu vakıalarda da hukuka uygun olarak yapılan her türlü kayıt delil niteliği taşır.

Özetle boşanma, alacak, hukuk ve işçi davalarında ses kayıtları hukuka uygun şekilde elde edildiği takdirde oldukça önemli ve başvurulan bir delil türüdür. Aksi halde Türk Ceza Kanunu’nda özel hayat kapsamında düzenlenen suçların işlenmesi kaçınılmaz olacaktır.

Hukuka Uygun Ses Kayıtları

Türk Hukuk Sistemi’nde kural olarak hukuka uygun elde edilmeyen hiçbir delil mahkemede hükme esas olarak kullanılamaz. Ses kaydı alınan kişinin buna rızası varsa delil niteliği yönünden bir tartışma söz konusu değildir. Ancak bu her zaman mümkün olmayabilir. Bazı durumlarda izinsiz alınan ses kayıtları da hukuka uygun delil olarak mahkemeye sunulabilir. Yargıtay’ın uygulamada verdiği kararlara göre;

  • Kişini kendisine veya yakınlarına karşı işlenen bir cinsel saldırı, hakaret, tehdit, iftira, şantaj ya da cinsel taciz gibi bir suç anında yahut kendisi ya da aile bireyinin onur ve bütünlüğüne yönelen bir saldırı söz konusuysa ve bunu önleme amacıyla kayıt yapıyorsa hukuka uygundur.
  • Kişinin kaydettiği suç haksız saldırı içermelidir. Zorunluluk hali içermeyen planlı ve hazırlıklı bir şekilde alınan ses kayıtları delil olarak kullanılamaz. Akabinde “aniden” veya “tesadüfen” gelişmeyen olaylarda alınan ses kayıtlarının kanıt niteliği yoktur.
  • Özel Hukuk Davaları’nda kişinin kendisi veya yakının beyanını kanıtlamak maksadıyla bir defaya mahsus olmak şartıyla aldığı kayıt delil niteliği taşır.

Özellikle vurgulanması gerekir ki hukuka uygun şekilde elde edilmemiş hiçbir delil herhangi bir suçu ispatlasa dahi kanıt niteliğiyle mahkemeye sunulamaz, kullanılamaz.

Ses Kayıtlarının Hukuka Uygun Bulunmadığı Durumlar

Mahkemeye sunulacak delillerin geçerli olabilmesi için hukuka uygunluk zorunluluğunu taşıması gerekir. Usulüne uygun elde edilmemiş kanıtlar yargılamada hükme esas oluşturmaz. İzinsiz kayıt altına alınan sesler ispat hakkını karşılamadığı gibi özel hayatın ihlali suçunun da oluşmasını sağlar. Somut olaya ve hayatın akışına göre değişmekle beraber kanunda izinsiz ses kaydı almanın cezası bulunur. Uygulamada ise realiteye, hukukun koruduğu menfaatler, denge ve adalet gereğince çeşitli istisnalar mevcuttur ve üst başlık altında değerlendirilmiştir.

Ses Kaydı Almanın Suç Niteliği Taşıdığı Haller

Ses kaydı alınması belli usul ve hukuk kurallarına aykırı gerçekleştiğinde suç teşkil eder. İzinsiz alınan ses kaydı tasarlanarak ve belli konuşmalar planlanarak alındığı takdirde delil niteliğinde kullanılamaz ve “Özel Hayatın Gizliliği İhlali” suçunu oluşturur. Özel hayat, kişinin başkalarıyla paylaşmayı tercih etmediği tarafın yanında insanların bilmediği veya bilmemesi gereken hayatının bütünüyle kişiye ait olan tarafını ifade eder. Özel hayat, Türk Ceza Kanunu yanında Anayasamız ile de korunan haklarımız arasında yer alır. Anayasa’nın 29. Maddesine göre özel hayatın gizliliğine kimse dokunamaz. Bunun yanında kanun koyucu bu dokunulmazlığın ihlalini Türk Ceza Kanunu ile de yaptırıma bağlamıştır. Bunlar:

  • Haberleşmenin Gizliği İhlali Suçu (TCK m.132)
  • Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması (TCK m.133)
  • Özel Hayatın Gizliliği İhlali Suçu (TCK m.134)

Kişilerin rızası alınmadan izinsiz şekilde elde edilen ses kayıtları ve bunların ifşası hiçbir surette delil niteliği taşımayan ve suç teşkil eden hallerdir.

İzinsiz Alınan Ses Kayıtlarının Sebep Olduğu Suçlar Nelerdir?

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu gizlice alınan kayıtlarının sebep olduğu suçları düzenlemiştir.

Türk Ceza Kanunu Madde 133 Fıkra 1 Konuşmaların Gizlice Kayıt Altına Alınması Suçu hükmüne göre;

(1) Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları bir ses alma cihazı ile kaydeden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

İlgili maddeye göre iki kişi arasında geçen konuşmaları tarafların rızası dahilinde kişilerden birinin kayıt altına alması suç değildir fakat bu kaydın üçüncü kişilere aktarılması ve paylaşılması TCK m.133/2 “Haberleşmenin Gizliliği İhlali Suçu” kapsamında hapis cezasına sebep olur.

Türk Ceza Kanunu Madde 134 Özel Hayatın Gizliliği İhlali Suçu hükmüne göre;

(1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.

(2) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.

Eşler Arasında Ses Kaydı Almak Suç Mudur?

Diğer tüm davalarda olduğu gibi boşanma davalarında da iddiaların ispat edilmesi zorunludur. İspat hakkı da HMK hükümlerinde düzenlenmiştir.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu Madde 189 hükmüne göre;

(1) Taraflar, kanunda belirtilen süre ve usule uygun olarak ispat hakkına sahiptir.

(2) Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz.

(3) Kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususlar, başka delillerle ispat olunamaz.

(4) Bir vakıanın ispatı için gösterilen delilin caiz olup olmadığına mahkemece karar verilir.

Maddeyi incelediğimizde herkesin iddialarını ispat etme hakkı olduğunu görüyoruz. Boşanma davalarında eşler arasında alınan kayıtlar da teknolojinin de gelişmesinin verdiği etkiyle son dönemlerde oldukça yaygınlaşmış hale gelmiştir. Ancak alınan kayıtların hukuka uygun olması şartı aranmaktadır. Aksi halde ses kaydını alan kişi suç işleyeceği gibi yapılan işlem açık bir boşanma sebebi sayılacaktır. Yani elde edilen ses kaydının bir boşanma davasında delil olarak kullanılabilmesi için usul ve yasaya uygun olarak elde edilmiş olması gerekmektedir. Tersi durumda hukuka aykırı elde edilen hiçbir kaydın mahkeme huzurunda bir kanıt niteliği yoktur. Örneğin önceden planlı ve hazırlıklı bir şekilde alınan ses kayıtları suç niteliğindedir. Veyahut müşterek konut içerisinde diğer tarafın rızası olmaksızın ses kayıt cihazı yerleştirmek de suç niteliği taşır ve boşanma sebebidir. Akabinde Yargıtay kararlarında ispatı çok güç bir durumla karşı karşıya kalınmışsa ve olay haksız saldırı içeriyorsa gizlice ses kaydı alınabileceğine dair hüküm esas alınmıştır.

“Katılana ait ses kayıtlarını, üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanığın, haksız bir saldırı altında ve başkaca şekilde ispatlanması mümkün olmayan bir hal içerisinde iken, kaybolma olasılığı bulunan delillerin muhafazasını sağlayıp, daha sonra açtığı boşanma davasına sunarak, aile içi geçimsizliğin kaynağının katılanın olumsuz tutum ve davranışları olduğunu ispatlama amacını taşıyan eyleminde, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle davrandığı kabul edilemez.” (Yargıtay 12. Ceza Dairesi – Karar : 2017/3990).

Ses Kaydı Aldatmada Delil Olarak Kullanılabilir Mi?

Türk Medeni Kanun kapsamında eşlerin birbirlerine sadakat borcu vardır. Taraflardan biri bu borcu yerine getirmediğinde diğer eşin boşanma davası açıp bunu ispat etmesi gerekir. Bu gibi durumlarda ispat durumu oldukça zor olabilir. Yargıtay kararları incelendiği takdirde görüldüğü üzere aldatma vakıalarında ses ve görüntü kaydı delil niteliğinde kullanılabilir fakat bunun hukuka uygun olarak elde edilmiş olması şarttır.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 23.02.2021 tarihli 2021/478 Esas 2021/1604 Karar Sayılı ilamı:

“Kadının, erkeğin telefonundaki SKYPE isimli uygulamadan, başka kadınlarla yapmış olduğu cinsel içerikli yazışmaların, erkeğin haberi olmaksızın, onun bilgisi ve rızası dışında sırf delil oluşturmak maksatlı olarak ekran görüntüsü alması hukuka aykırı değildir usulüne uygun olarak elde edilen ve dosyaya sunulan bu delil, hükme esas alınmalıdır.”

Telefon İle Alınan Ses Kayıtlarının Delil Niteliği

Ses kayıt işleminin kayıt cihazıyla yapılabildiği gibi telefon yardımıyla da gerçekleşmesi mümkündür. Ancak bunun bir davada delil olarak sunulabilmesi için hukuka uygunluk şartlarını sağlaması gerekir. Aksi takdirde alınan kayıt kanıt niteliği barındırmaz. Telefon görüşmesi esnasında alınan ses kaydından karşı tarafın bilgisi ve rızası var ise alınan ses kaydı hukuka uygundur ve mahkemede delil olarak kullanılabilir. Gizlice alınan ses kayıtları da özel hayatın gizliliği suçunu oluşturur ve delil olarak kullanılamaz.

Av. Buğra Çapa

Av. Buğra Çapa, Tekirdağ Anadolu Lisesi’nden mezun olduktan sonra Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde hukuk eğitimi almıştır. 2019 yılında Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olmuştur.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Hemen Bilgi Al!