Ek Savunma Nedir?
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 226. maddesi, sanığın adil yargılanma hakkını güvence altına alan ve yargılama sürecinde ortaya çıkabilecek önemli değişikliklere karşı savunma yapabilmesini sağlayan ‘ek savunma’ müessesesi düzenlemektedir.
Yargılama sürecinde, başlangıçta öngörülemeyen veya sonradan ortaya çıkan durumlar, sanığın hukuki durumunu önemli ölçüde etkileyebilir. Bu gibi hallerde, CMK 226. madde ile düzenlenen ek savunma hakkı devreye girer.
Ek savunma, sanığa yöneltilen suçlamaların niteliğinde veya kapsamındaki değişikliklere karşı kendini savunma imkânı tanıyarak, yargılamanın adil ve şeffaf bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunur.
Bu makalede, CMK 226. maddenin ne anlama geldiğini, ek savunma hakkının hangi durumlarda doğduğunu ve bu hakkın nasıl kullanılacağını detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
Ek Savunma Nedir? (CMK 226)
Ek savunma, CMK 226 ile güvence altına alınan, yargılama sürecinde suçun niteliğinin değişmesi veya sanık aleyhine ek ceza/güvenlik tedbiri gerektiren durumların ortaya çıkması halinde tanınan temel bir haktır. Bu hak, sanığın ‘isnadın bildirilmesi’ ilkesi gereği, iddianamede belirtilen suçlamaların ötesinde bir durumla karşılaşması halinde savunma yapabilmesini sağlar.
İddianameyle açıkça belirtilmeyen bir suç vasfıyla veya daha ağır bir ceza ile karşı karşıya kalan sanığa, kendini savunma ve delil sunma imkanı tanınmalıdır. Aksi halde, adil yargılanma hakkı ihlal edilmiş olur ve bu durum, istinaf veya temyiz aşamasında bozma nedeni olarak kabul edilir.
Ek Savunmanın Yasal Dayanağı
Ek savunmanın yasal dayanağı, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 226. maddesidir.
Ek Savunma 527 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 226. Maddesinde;
“(1) Sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez.
(2) Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır.
(3) Ek savunma verilmesini gerektiren hâllerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilir.
(4) Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirimler, sanığa ve varsa müdafie yapılır. Müdafii sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanır. Sanığın dosyada var olan son adresine bildirim yapılamaması veya bildirime rağmen duruşmaya gelmemesi halinde müdafie yapılan bildirimler yeterli kabul edilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
CMK 226. Maddesinde; ceza yargılamasında sanığın adil yargılanma hakkını koruyarak, yargılama sürecinde ortaya çıkabilecek önemli değişikliklere karşı savunma yapabilmesini sağlamayı amaçlar; özellikle suçun hukuki niteliğinin değişmesi, cezanın artırılması veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektiren durumlar ortaya çıktığında, sanığa bu değişikliklere karşı kendini savunma ve delil sunma imkanı tanıyarak “isnadın bildirilmesi” ilkesini ve adil yargılanma hakkını güvence altına alınması ifade edilmektedir.
Sanığa Ek Savunma Hakkı Verilmesini Gerektiren Haller Nelerdir?
Ceza yargılamasında, sanığın en temel haklarından biri savunma hakkıdır. Adil yargılanma ilkesinin bir gereği olarak, sanığa isnat edilen suçlamalara karşı kendisini savunma imkanı tanınmalıdır. Bu kapsamda, sanığın savunma hakkını etkin bir şekilde kullanabilmesi için bazı durumlarda ek savunma hakkı verilmesi gerekmektedir.
1- Suçun Hukuki Niteliğinin Değişmesi:
Yargılama sırasında, iddianamede belirtilen suç vasfının değişmesi veya farklı bir suçun ortaya çıkması durumunda, sanığa bu yeni duruma ilişkin savunma yapma imkanı tanınmalıdır. Örneğin, “yaralama” suçundan yargılanan bir sanığın, delillerin değerlendirilmesi sonucunda “kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan yargılanması gerektiği ortaya çıkarsa, sanığa bu yeni suçlamaya karşı savunma yapma hakkı verilmelidir.
2- Yeni Delillerin Ortaya Çıkması:
Yargılama sürecinde, sanığın aleyhine veya lehine yeni delillerin ortaya çıkması durumunda, sanığa bu delillere ilişkin savunma yapma imkanı tanınmalıdır. Örneğin, tanık ifadelerinde veya bilirkişi raporlarında sanığın aleyhine yeni bilgiler ortaya çıkarsa, sanığa bu bilgilere karşı açıklama yapma ve delil sunma hakkı verilmelidir.
3- Cezanın Artırılmasını Gerektiren Nedenlerin Ortaya Çıkması:
Yargılama sırasında, sanığın cezasının artırılmasını gerektiren nedenlerin ortaya çıkması durumunda, sanığa bu nedenlere ilişkin savunma yapma imkanı tanınmalıdır. Örneğin, sanığın daha önce sabıkası olmadığı halde, yargılama sırasında yeni bir sabıka kaydının ortaya çıkması durumunda, sanığa bu duruma ilişkin açıklama yapma ve savunma sunma hakkı verilmelidir.
4- Güvenlik Tedbirlerinin Uygulanmasının Gündeme Gelmesi:
Cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasının gerekmesi durumunda, sanığa bu tedbirlere ilişkin savunma yapma imkanı tanınmalıdır.
5- İddianamede Birden Fazla Mağdurun Yer Almasına Rağmen Tek Bir Cezanın İstenmesi:
İddianamede suçun birden fazla mağdur aleyhine işlendiğinin belirtilmesine rağmen, sanık hakkında tek bir ceza istenmesi halinde; sanık hakkında aynı suçtan iki kez veya daha fazla cezaya hükmedilecekse, sanığa ek savunma hakkı tanınmalıdır.
Yargıtay Kararları Çerçevesinde Ek Savunma
Suçun hukuki niteliğinin değiştiği durumda yeni durumla ilgili sanığa ek savunma hakkı tanınmaması savunma hakkının ihlali olarak nitelenmektedir.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2019/3551E., 2019/8083K. sayılı kararında;
“İddianamede yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçundan dolayı sanık… hakkında TCK’nın 43/1. Madde ve fıkrasının uygulaması talep edilmediği halde, CMK’nın 226. Maddesi uyarınca ek savunma hakkı tanınmadan, zincirleme suça ilişkin hükmün uygulanması suretiyle sanık …’in savunma hakkının kısıtlanması.” bozma gerekçesi sayılmıştır.
- Suç Vasfının Lehe veya Aleyhe Değişmesi Halinde Ek Savunma Verilmesi Gerekir
Yargıtay 23. Ceza Dairesi’nin 2018/15164 sayılı kararında, suç vasfının lehe değişmesi halinde sanığa ek savunma hakkı verilmemesi hukuka aykırı kabul edilmiştir.
“Sanıkların “nitelikli dolandırıcılık” suçundan cezalandırılması için açılan davada “hizmet sebebiyle güveni kötüye kullanma” suçundan CMK’nın 226/1. maddesi uyarınca “ek savunma” verilmeksizin mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırıdır.”
Yargıtay 2. Ceza Dairesi’nin 2015/20405 sayılı kararında, suç vasfının aleyhe değişmesi halinde sanığa ek savunma hakkı verilmemesi hukuka aykırı kabul edilmiştir.
“Sanık hakkında hırsızlık suçundan dolayı dava açılırken iddianamede 5237 sayılı TCK’nın 143. maddesinin uygulanması (hırsızlık suçunun gece vakti işlenmesi nedeniyle ceza artırımı) istenilmediği halde ek savunma hakkı verilmeden uygulanmasına karar verilmesi suretiyle, CMK’nın 226. maddesine muhalefet edilmesi hukuka aykırıdır.”
- Yargıtay tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için sanığa ek savunma hakkı tanınması gerektiğini kabul etmektedir.
Yargıtay 13. Ceza Dairesi’nin 2018/1276E., 2018/15164K. sayılı kararı;
“Sanık hakkında iddianamede TCK’nın 58. maddesinin uygulanması talep edilmediği, sanığa kovuşturma aşamasında adli sicil kaydı okunup, CMK’nın 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı tanınmadan TCK’nın 58. maddesi uyarınca uygulama yapılarak savunma hakkının kısıtlanması”
- Cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hallerin ilk defa duruşma sırasında ortaya çıkması durumunda sanığa ek savunma hakkı tanınmadan güvenlik tedbirinin uygulanması savunma hakkının ihlali olarak nitelenmektedir.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 10.12.2015 tarihli, 2015/22480E., 2015/39738K. sayılı kararında;
“Sanığın alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlısı olup olmadığı sağlık kurulu raporu ile belirlenmeden ve yine sanık hakkında düzenlenen 26.02.2009 tarihli iddianamede; TCK’nın 57/7. maddesine yer verilmemesine karşın, yargılama safhasında bu hususta ek savunma hakkı da tanınmadan, eylemini alkolün etkisiyle gerçekleştirdiğinden bahisle “alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlılarına özgü sağlık kuruluşunda tedavi altına alınması” yönünde, cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanması hukuka aykırıdır.”
Ek Savunma Nasıl Alınır?
Ceza muhakemesinde ek savunma süreci, sanığın adil yargılanma hakkının güvencesi olarak, CMK 226. madde uyarınca mahkemenin, suç vasfının değişmesi, cezanın artırılmasını gerektiren nedenlerin ortaya çıkması, güvenlik tedbirlerinin gündeme gelmesi veya yeni delillerin sunulması gibi hallerde sanığa ek savunma hakkını bildirmesiyle başlar.
Bu bildirim üzerine, sanığa savunmasını hazırlaması için makul bir süre tanınır, sanık bu sürede savunmasını sözlü veya yazılı olarak sunabilir, avukatından yardım alabilir, ek süre talep edebilir, duruşmaya katılamaması halinde SEGBİS ile savunma yapabilir veya avukatı aracılığıyla savunmasını gerçekleştirebilir ve tüm bu süreç duruşma tutanağına geçirilerek şeffaf bir şekilde yürütülür.
Cezanın Artırılmasını Gerektiren Hallerde Ek Savunma
Ceza yargılamasında, sanığın adil savunma hakkının teminatı olarak, cezanın artırılmasını gerektiren sabıka kaydının ortaya çıkması, nitelikli hallerin, tekerrür hükümlerinin, mağdur sayısının artması veya delillerin değerlendirilmesiyle eylemin daha ağır bir suçu oluşturduğunun anlaşılması gibi durumlarda, CMK 226. madde uyarınca mahkemenin sanığa bu durumu bildirmesi ve savunma için yeterli süre tanıması zorunludur; bu süreçte sanık, aleyhindeki durumlara karşı delil sunma, açıklama yapma ve savunmasını duruşma tutanağına geçirme hakkına sahip olup, Yargıtay’ın da vurguladığı üzere, bu hakkın ihlali yargılamanın bozma nedeni teşkil eder.
Ceza İndirimi Gerektiren Hallerde Ek Savunma Hakkı
Ceza yargılamasında, adil yargılanma ilkesinin bir gereği olarak, ceza indirimi gerektiren pişmanlık, mağdurun zararının giderilmesi, haksız tahrik, takdiri indirim nedenleri veya etkin pişmanlık gibi lehe durumların ortaya çıkması halinde, CMK 226. madde kapsamında olmasa dahi, sanığın bu durumları mahkemeye sunabilmesi ve ceza indiriminden yararlanabilmesi için ek savunma hakkının tanınması gerektiği, doktrinde tartışmalı olmakla birlikte, sanığın lehine olan delilleri sunabilmesi, ceza indirim nedenlerini açıklayabilmesi ve takdiri indirim nedenlerinin değerlendirilmesini talep edebilmesi için gerekli imkanların sağlanmasının adil bir yargılama için elzem olduğu kabul edilmelidir.
Ek Savunma Hakkının İhlaline İlişkin Hukuki Sonuçlar
Ek savunma hakkının ihlali, ceza yargılamasında ciddi hukuki sonuçlar doğurur ve adil yargılanma ilkesinin temel bir ihlali olarak kabul edilir. Bu ihlalin hukuki sonuçları şunlardır:
1- Bozma Nedeni: Yargıtay, ek savunma hakkının ihlal edildiği durumlarda, verilen mahkumiyet kararını bozabilir. Bozma kararı, yerel mahkemenin davayı yeniden görmesi ve sanığa ek savunma hakkı tanıması gerektiği anlamına gelir.
CMK’nın (Ceza Muhakemesi Kanunu) 289. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendine göre, savunma hakkının sınırlandırılması mutlak bozma nedeni olarak kabul edilir.
2- Yargılamanın Yenilenmesi: Ek savunma hakkının ihlali, yargılamanın adil olmaması sonucunu doğurur. Bu durumda, sanık yargılamanın yenilenmesini talep edebilir.
Yargılamanın yenilenmesi, davanın baştan itibaren yeniden görülmesi ve sanığın ek savunma hakkını kullanabilmesi için imkan tanınması anlamına gelir.
3- Adil Yargılanma Hakkının İhlali: Ek savunma hakkı, adil yargılanma hakkının temel bir unsurudur. Bu hakkın ihlal edilmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının ihlali anlamına gelebilir.
Bu durumda, sanık Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurarak hakkının ihlal edildiğini iddia edebilir.
4- Tazminat Talebi: Ek savunma hakkının ihlali nedeniyle mağdur olan sanık, maddi ve manevi tazminat talep edebilir.
Tazminat talebi, devletin kusurlu eylemi nedeniyle ortaya çıkan zararın giderilmesini amaçlar.
Adil Yargılanma Hakkı Bağlamında Ek Savunmanın Önemi
Adil yargılanma hakkı, ceza yargılamasının temelini oluşturan ve hukuk devletinin vazgeçilmez ilkelerinden biridir. Bu hak, sanığın kendisine yöneltilen suçlamalara karşı etkili bir şekilde savunma yapabilmesini, delil sunabilmesini ve yargılama sürecine aktif olarak katılabilmesini güvence altına alır.
Ek savunma hakkı ise adil yargılanma hakkının bu temel prensipleri içerisinde, sanığın değişen koşullara ve yeni ortaya çıkan delillere karşı kendini savunabilmesi için kritik bir öneme sahiptir.
Ek savunmanın, adil yargılanma hakkı ile ilişkisini üç kırılımda değerlendirebiliriz:
- Silahların Eşitliği İlkesi: Yargılama sürecinde tarafların eşit imkanlara sahip olması, adil bir yargılamanın temel şartıdır. Ek savunma hakkı, bu eşitliği sağlayarak sanığın aleyhine gelişen durumlara karşı kendini savunma fırsatı sunar.
- Çelişmeli Yargılama İlkesi: Tarafların delilleri ve iddiaları karşılıklı olarak çürütebilmesi, gerçeğin ortaya çıkması için gereklidir. Ek savunma, sanığa bu imkanı tanıyarak yargılama sürecinin şeffaflığını ve doğruluğunu artırır.
- Savunma Hakkının Etkinliği: Savunma hakkının sadece teorik bir hak olmaktan çıkıp pratikte de etkili bir şekilde kullanılabilmesi, adil yargılanma hakkının özünü oluşturur. Ek savunma, sanığın değişen koşullara uyum sağlayarak savunmasını güncelleyebilmesini ve etkin bir şekilde kullanabilmesini sağlar.
Ek Savunma Hakkının Etkin Kullanımına İlişkin Pratik Öneriler
Ek savunma hakkının etkin kullanımı, ceza yargılamasında adil yargılanma ilkesinin somut bir yansıması olarak, sanığın ve avukatının yargılama sürecini titizlikle takip etmesi, duruşma tutanaklarını ve delilleri dikkatle incelemesi, değişen koşullara ve yeni ortaya çıkan delillere karşı savunma stratejilerini zamanında ve etkili bir şekilde güncellemesi, savunmalarını açık, anlaşılır ve hukuki gerekçelerle desteklemesi, mahkeme ile etkili iletişim kurması ve teknolojiden yararlanarak savunma haklarını en üst düzeyde korumalarıyla mümkündür; bu süreçte avukatın sanığı bilgilendirme ve yönlendirme rolü, sanığın ise duruşmalara katılarak ve avukatıyla işbirliği yaparak aktif katılımı, adil bir yargılama için vazgeçilmezdir.