Malpraktis Davası
Her tıbbi uygulama hasta açısından risk içermektedir. Ancak hekimin tıbbi hatalarından kaynaklı olarak hastanın zarara uğraması halinde hukuk sistemimiz hastanın yaşama ve özlük haklarını korumaktadır.
Hukuk sistemimizce hekimin hatalarından kaynaklı olarak hastanın haklarının korunduğu davalara malpraktis davaları denilmektedir.
Malpraktis Nedir?
Malpraktis, Türk Tabipler Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’nın 13. Maddesine göre bilgisizlik, tecrübesizlik ya da hekimin hatasından ötürü hastanın zarar görmesi olarak tanımlanmıştır.
Malpraktis davası ise hekimin yanlış ya da hatalı uygulamasından zarar gören hastanın hekime ve/veya ilgili sağlık kuruluşuna karşı açtığı tazminat davasıdır.
Malpraktis davası ikame edilebilmesi için hekimin ya da hastanenin yanlış uygulaması, dikkat ve özen eksikliğinden kaynaklı tedavi ya da bakım hatası olması gerekmektedir.
Doktor Hatasından Doğan Tazminat Hakkı
Yukarıda da açıkladığımız üzere malpraktis davaları doktorların hatalı ve yanlış tedavisinden kaynaklanmaktadır. Hastanın veya hasta yakınının yanlış tedaviden kaynaklı olarak uğramış olduğu zararı tedaviyi yapan doktordan ve kurumdan tazmin etme hakkı bulunmaktadır.
Önemle belirtmemiz gerekir ki, Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği ve 2219 sayılı Hususi Hastaneler Kanunu’nda sağlık kuruluşlarının sahip olması gereken donanımlar, çalışan özellikleri vs haller belirlenmiştir.
Hastanenin ya da sağlık kuruluşunun usul ve yasalara göre donanımlı kişilerce yönetilmesi, hastalar ile ziyaretçilerin başkaca hastalıklar kapmasının önlenmesi, kullanılan ekipmanların da temizlik ve dezenfekte olması yönünden gerekli dikkat ve özen hem çalışanlar hem de hastane yönetimi tarafından gösterilmelidir.
Malpraktis Davasının Hukuki Niteliği ve Dayanağı
Malpraktis davalarının hukuki niteliği doktora ve hastaneye göre göre yani gerçek ve özel hukuk kişilerine göre değişiklik göstermektedir.
Buradan da anlaşılacağı üzere malpraktis davasının hukuki dayanağı;
- haksız fiil,
- sözleşmeye aykırılık,
- vekaletsiz iş görme veya
- hizmet kusuru olabilecektir.
Haksız Fiil: TBK m.49 uyarınca haksız fiil, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Yani doktor kusurlu bir hareketinden dolayı hastayı zarara uğratmışsa doktor haksız fiilden kaynaklı olarak hastanın zararını tazmin edecektir.
Sözleşmeye Aykırılık: acil durumlar ve ameliyatta uygulanması gereken haller dışında doktor ile hasta arasında tedavinin ne ve nasıl uygulanacağı hususunda anlaşma kurulur. Doktor ile hasta arasında eser sözleşmesi ya da vekalet sözleşmesinin kurulduğundan söz edebiliriz.
Buna göre;
- Eser Sözleşmesi: TBK m.470 vd. uyarınca eser sözleşmesi kapsamında doktorun hastanın vücudunda bir eser niteliğinde bir tıbbi uygulama yapması eser sözleşmesi niteliğindedir.
Örneğin estetik ameliyat, botoks, dolgu, lazer epilasyon gibi işlemler eser sözleşmesi kapsamındadır.
- Vekalet Sözleşmesi: TBK m. 502 vd. uyarınca doktor ve hasta arasındaki asıl sözleşmesel ilişki vekalet ilişkisi olarak değerlendirilmektedir.
Vekalet sözleşmesi uyarınca doktor, kurulan sözleşme uyarınca hastalığı doğru teşhis etmeli, tedaviyi tıbbi kural ve etiklere uygun bir şekilde uygulamalıdır. Uyguladığı tedavi olumlu sonuç doğurmasa bile doktor, teşhis ve uygulanan tedavide gerekli dikkat ve özeni göstermekle yükümlüdür.
- Vekaletsiz İş Görme: Yukarıda da belirttiğimiz üzere kural olarak doktor ile hasta arasında kurulan ilişki vekalet ilişkisidir. Ancak acil müdahale, hastanın bilincinin kapalı olması ve benzeri hallerde ya da ameliyatta uygulanması gereken acil haller halinde hastanın rızası alınamayacağından doktor vekaletsiz iş göremeye dayalı olarak tıbbi uygulama yapacaktır.
Vekaletsiz iş görme hükümleri TBK m.527 ile düzenlenmiştir. Hakeza Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi m.3 uyarınca acil hallerde doktor, hastaya müdahale etmesi gerektiği belirtilmiştir.
- Hizmet Kusuru: Kamu hastaneleri, sağlık ocakları, üniversite hastaneleri, şehir hastaneleri gibi kamu sağlık kuruluşlarında meydana gelen hasta zararlar özel kurumlarda meydana gelen zararlar ile aynı niteliktedir.
Malpraktis Davası Nasıl Açılır?
Hastanın doktorun teşhis koyması, tedaviyi uygulaması ve konsültasyon aşamasında hatalı veya eksik işlem uygulaması ve hastanın da bu işlemlerden zarar görmesi halinde, hasta uğramış olduğu maddi ve manevi zarar yönünden doktora tazminat davası açabilir.
Hastanın hatalı işlem sebebi ile vefat etmesi halinde ise hastanın mirasçıları bu davayı ikame edebilir. Ancak önemle belirtmemiz gerekir ki, hastanın zararı, doktorun hatası ve zarar ile hata arasında illiyet bağı oluşmalıdır.
Malpraktis Davasının Şartları Nelerdir?
Malpraktis davasının ikame edilebilmesi için Türk Tabipler Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’nın 13. Maddesine göre bilgisizlik, tecrübesizlik ya da hekimin hatasından ötürü hastanın zarar görmesi gerekmektedir.
Söz konusu zarar, doktorun hatalı uygulamasından kaynaklanmaktadır. Bir diğer deyişle hekimin kusurunun mevcut olması gerekmektedir.
Bununla birlikte doktorun tedavinin hangi aşamasında hatalı işlem yaptığının da önemi bulunmaktadır. Doktorun özen yükümlülüğü bu noktada önem kazanmaktadır.
Buna göre;
Hastalığın teşhisi aşaması: Teşhis, hastanın doktor tarafından muayenesi ve yapılan incelemeler neticesinde hastalığın tanınmasıdır.
Hastanın teşhisinin konulabilmesi için doktor hastanın şikayetlerini iyi dinlemesi gerekmektedir. Çünkü doktor tedavi ve konsültasyonu teşhise göre uygulamaktadır. Yanlış tanı sebebiyle uygulanacak olan tedavi hastanın yaşamının sonlanmasına dahi sebebiyet verebilir.
Hastalığın tedavisi uygulamada en çok malpraktis davası açılan hallerdendir. Teşhis aşamasında doktor doğru tanıyı koymuş olsa bile tedavinin uygulanması aşamasında yanlışlıklar yapabilir.
Örneğin ameliyat esnasında gazlı bez ya da aletlerden birini unutması, şekil bozukluğu, yanlış iğne yapılması gibi haller tedavi aşamasında yapılan hatalardır. Doktorun tedavi uygularken özen yükümlülüğüne uygun bir şekilde hareket etmesi gerekmektedir.
Konsültasyon aşamasında da hekim hatası söz konusu olabilir. Bilindiği üzere bazı hallerde birden fazla doktorun görüş vermesi, tedavi uygulaması gerekebilir.
Bu hallerde doktorların birbirleri ile doğru bilgi alışverişinde bulunmamasından kaynaklı olarak da hasta zarara uğrayabilir.
Bu aşamalarda doktorun yanlış veya hatalı tedaviden kaynaklı olarak hastanın zarara uğraması halinde malpraktis davası açılabilecektir.
Malpraktis Davasında Taraflar
Malpraktis davalarında davacı taraf hasta veya hasta vefat etmişse mirasçılarıdır. Davalı taraf ise doktor ve hastaneler olacaktır.
Kamu hastanesinde meydana gelen bir yanlış tedavi halinde ise idarenin hizmet kusuru olacağından davalı idare olacaktır.
Doktor Hatasında (Malpraktis) Maddi ve Manevi Tazminat Davası Açma Süresi / Zamanaşımı
Malpraktis davasının neyden kaynaklı ve kime karşı açılacağına dikkat edilmelidir. Çünkü bu farklılıklara göre dava açma süresi de değişiklik göstermektedir.
Buna göre;
- Vekalet veya eser sözleşmesinden kaynaklı olarak açılacak olan malpraktis davalarında zamanaşımı 5 yıldır.
- Haksız fiilden kaynaklı olarak özel hastanelere karşı açılacak olan malpraktis davalarında zararın ya da doktorun hatasının öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl her halde 10 yıl içerisinde dava açılmalıdır.
- Kamu hastanelerinin hatalı tedavilerinden kaynaklı olarak açılacak olan malpraktis davalarında 2577 sayılı İYUK uygulanacağından zararın ya da doktorun hatasının öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl ve her halde 5 yıl içerisinde dava açılmalıdır.
- Vekaletsiz iş görmeye dayalı olarak açılacak olan davalarda ise zamanaşımı 10 yıldır.
Komplikasyon ve Malpraktis Arasındaki Farklar
Malpraktis davalarında ve özellikle sağlık hukuku açısından malpraktis ve komplikasyon ayrımı önem kazanmaktadır.
Doktorlar, komplikasyonlardan sorumlu tutulmamaktadır ve fakat hastanın komplikasyonlar hakkında bilgilendirilmiş ve onayının alınmış olması gereklidir. Aksi takdirde doktorların komplikasyondan da sorumlu olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Komplikasyon, hastanın tedavi uygulamasında veya sonrasında doktorun kusuru olmasa dahi oluşabilecek zararlı sonuçlardır.
Doktor, hastaya tedavi öncesinde oluşabilecek komplikasyonlar hakkında ayrıntılı bir şekilde bilgi vermekle yükümlüdür. Doktor komplikasyon hakkında bilgi vermiş ve hastanın da onayını hukuka uygun bir şekilde almış ise hukuki sorumluluğu ortadan kalkacaktır.
Son olarak komplikasyonlara karşı doktorun hastayı aydınlatma yükümlülüğü altında olduğunu ve hastanın açık onamını alması gerektiği açıktır.
Malpraktis Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Malpraktis davalarında doktor ile hasta arasındaki sözleşme vekalet veya eser sözleşmesinden kaynaklanıyorsa Görevli Mahkeme, “Tüketici Mahkemeleri’dir.” Ancak bir kamu hastanesinde görev alan doktor tarafından hatalı tedavi uygulandıysa ve malpraktis davası ikame edilecek ise açılacak olan dava tam yargı davası olacağından görevli mahkeme idare mahkemesidir.
Malpraktis davalarında Yetkili Mahkeme, “zarara uğrayan hastanın yerleşim yeri mahkemesidir.”
Malpraktis Dava Dilekçe Örneği
T.C.
İSTANBUL NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ’NE
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. Buğra ÇAPA
DAVALILAR :
- … HASTANESİ A.Ş.
- … (Doktor)
KONU : hatalı tıbbi uygulama sebebi ile fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla HMK m.107 uyarınca şimdilik 10.000-TL maddi tazminat, 100.000-TL manevi tazminat talebimizden ibarettir.
AÇIKLAMALAR :
- Müvekkil, …/…/2022 tarihinde davalılardan … Hastanesi’ne karın bölgesinde yaşadığı ağrı sebebi ile gitmiştir. Davalılardan doktor (…) tarafından muayene edilmiş, birtakım tahliller yapılmış ve kendisine midesinde bir kist olduğu ve ameliyat edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
- Söz konusu teşhis akabinde müvekkil ameliyat hakkında bilgilendirilmiş ve 2 gün içerisinde hastaneden ayrılabileceğini ve bir haftalık istirahat ardından sosyal ve çalışma hayatına devam edebileceği belirtilmiştir. Akabinde müvekkil …/…/2022 tarihinde yine davalı doktor (…) tarafından ameliyat edilmiştir.
- Ameliyattan sonra müvekkilin ateşi düşmemiş, bilinç kaybı yaşamış ve yoğun bakımda kalmıştır. Yapılan tetkikler neticesinde müvekkil hastanın hastane enfeksiyonuna maruz kalmıştır. Müvekkilin hayati tehlike geçirdiği sabittir. Müvekkilin doktorun hatasından kaynaklı olarak maddi ve manevi zarara uğradığı sabittir. Davalı doktor ve hastane müvekkil yönünden gerekli dikkat ve özeni göstermemiştir.
- Yargıtay 13. HD. 2005/3645 E. – 2005/11796 K. ilamı uyarınca “… Tüm bu açıklamalar ışığında, taraflar arasındaki uyuşmazlık vekalet akdinden kaynaklandığına, davalıların her türlü özen gösterme borcu olup, en hafif kusurundan dahi sorumlu olduğuna göre, zararın tamamından sorumlu tutulmaları gerekirken, maddi zarar hesabında kusur oranına göre indirim yapılmış olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” Şeklinde hüküm kurulmuştur.
- Açıklanan sebepler, meydana gelen olaylar, Yargıtay içtihatları ve Kanun, yönetmelik, genelgeler ve uluslararası sözleşmeler uyarınca müvekkilin uğramış olduğu zarardan kaynaklı olarak 100.000 TL maddi, 100.000 TL manevi tazminat talep gerekmiştir.
HUKUKİ NEDENLER :
Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, TBK, TMK, Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, Biyotıp Sözleşmesi, Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun, Türk Tabipleri Birliği Kanunu, Türk Tabipleri Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kuralları, Türk Tabipleri Birliği Disiplin Yönetmeliği, Sair Tüm Mevzuat.
HUKUKİ DELİLLER :
- Hastane Kayıtları,
- İlaç ve rapor geçmişi,
- Tanık,
- Bilirkişi,
- Yemin,
- Yargıtay ve BAM içtihatları,
- Her türlü yasal delil.
SONUÇ VE TALEP : Yukarıda arz ve izah edilen sebepler ve Sayın Mahkemenizce re’sen öngörülecek sebeplerle;
- Haklı davamızın KABULÜNE,
- Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL maddi tazminat ve 100.000 TL manevi tazminat talebimizin ameliyat tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalılardan TAHSİLİNE,
- Yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalılardan ALINMASINA karar verilmesini vekaleten arz ve talep ederim.
DAVACI VEKİLİ
Av. Buğra ÇAPA