İcra ve İflas HukukuMakalelerimiz

İstirdat Davası

Borçlunun ödeme emrine itiraz etmemesi veya itirazının icra mahkemesinde kaldırılmış olması halinde takip kesinleşecektir.

Takipten önce borçlu menfi tespit davası açıp tedbir almamışsa, borçlu, takip konusu borcu ödemek zorunda kalacaktır. Buna rağmen borçlu, gerçekte borçlu olmayabilir veya borcu olmadığını düşünebilir. Borçlunun ödemek zorunda kaldığı rakamın iadesi için açacağı davanın ismi istirdat davasıdır. İstirdat davasının başarılı bir şekilde sonuçlandırılması için icra hukuku alanında uzman avukatlara başvurulmalıdır.

Bu yazımızda istirdat davasına ilişkin genel bilgiler paylaşılmış olup, hukuki uyuşmazlığınıza ilişkin detaylı bilgi için iletişim bölümündeki bilgilerimizden bize ulaşabilirsiniz.

İstirdat Davası Nedir?

İstirdat davası cebri icra tehdidi altında borcu ödemek zorunda kalan borçlunun, ödediği paranın geri verilmesi amacıyla açtığı bir davadır. Eğer ki borçlu daha öncesinde menfi tespit davası açmışsa, bu dava istirdat davasına dönüşecektir (İİK M.72,VI – VIII).

İstirdat davası borçlu bakımından bir eda davasıdır ve maddi hukuk açısından sebepsiz zenginleşme davasına benzer. Ancak bu davaya icra hukuku bakımından bazı şartlar ve sonuçlar getirilmiştir.

İstirdat Davası Nasıl Açılır?

İstirdat davasının açılabilmesi için borçlu olunmayan bir paranın icra takibinin kesinleşmesi vesilesiyle “cebri icra tehdidi” altında ödenmesi gerekmektedir.

Cebri icra tehdidi, icra takibinde borçlu olarak gösterilen kişinin, belirtilen borcu ödememesi durumunda ve hukuki unsurların dahilinde devlet iradesi ile borcun tahsili anlamına gelmektedir.

İstirdat Davasının Şartları

  • Borç Olmayan Bir Paranın Ödenmiş Olması

Borçlu maddi hukuk bakımından borçlu olmadığı parayı ödemek zorunda kalırsa istirdat davasını açmaya hak kazanabilir. İcra takibi aracılığıyla yapılan ödemenin maddi hukuk bakımından hiçbir nedene dayanmaması gerekmektedir. Bununla birlikte eksik borçlar icra takibi sırasında ödenirse, bunlar istirdat davasına konu olamaz. Örneğin, ahlaki bir ödevin ifası veya zaman aşımına uğrayan bir borcun ödenmesi böyledir. (TBK M.78, TBK M.81) Böyle bir borcu icra takibi sırasında ödeyen borçlu istirdat davası açamaz.

Borçlunun parayı hata sonucu ödeyip ödemediği önemli değildir. Kişinin, borçlu olmadığını ve bu parayı ödememesi gerektiğini ispat etmesi yeterli olacaktır. (İİK M.72)

  • Paranın İcra Takibi Sırasında Ödenmiş Olması

İstirdat davası açılabilmesi için, borç olmayan bir paranın icra takibi sırasında ödenmiş olması gerekir. Bu para, icra takibinde doğrudan borçlu tarafından ödenebileceği gibi, mallarının satılıp paraya çevrilmesi sonucu da ödenmiş olabilir. Burada borçlu takipte ödenen tüm para için değil, borçlu olmadığını düşündüğü miktar için bu davayı açacaktır.

  • Paranın Cebri İcra Tehdidi Altında Ödenmesi

İstirdat davasının açılabilmesi için, ödemenin icra takibi sırasında yapılması gerekir. İcra takibi henüz kesinleşmeden yapılan ödemeler cebri icra tehdidi altında yapılan ödeme sayılmaz. Buna karşılık, ödeme emrine itiraz etmeyen borçlu, takip kesinleştikten sonra borcunu öderse, istirdat davası açabilir.

Örneğin; çok önemli bir malına haciz konulması ve satılması tehlikesi halinde, borçlu bu ödemeyi yaparak o mal üzerindeki haczin kalkmasını ve işlerine devam etmeyi sağlayabilir.

Diğer taraftan da borcu olmadığı halde ödediği parayı istirdat davası yolu ile geri almaya çalışabilir. İcra mahkemesinden itirazın kesin olarak kaldırılan borçlu da, bu kararın kesinleşmesinden sonra takip konusu borcu öderse istirdat davası açabilir. Buna karşılık takipten önce aleyhine ihtiyati haciz kararı alınan ve malları ihtiyaten haczedilen borçlunun henüz ödeme emri gönderilmeden ve itiraz hakkını kullanmadan takip konusu borcu ödemesi halinde, istirdat davası açabilmesi mümkün değildir.

İstirdat Davasında Zamanaşımı

İstirdat davasının açılması hak düşürücü bir süreye bağlanmıştır. Bu süre, borç olmayan paranın icra dairesine adına açılan hesaba yatırılmasıyla işlemeye başlar ve bir yıl sonra sona erer. Bu paranın alacaklıya ödenip ödenmemesi bu süre bakımından önemli değildir. Bir yıllık süre, hak düşürücü süre olduğundan, mahkemece kendiliğinden nazara alınır.

Bir yıldan sonra genel hükümlere (TBK M.78) sebepsiz zenginleşme davasının açılıp açılamayacağı konusu tartışmalı olmakla birlikte, bir yıllık süreyi geçiren borçlu, Türk Borçlar Kanunu’nun 78. Maddesine göre sebepsiz zenginleşme davası açabilir. Çünkü istirdat davası ve sebepsiz zenginleşme davalarının incelenmesi ve kabulü koşulları birbirinden farklıdır.

İstirdat Davasında Yargılama Usulü

İstirdat davasında esasen genel ispat kuralları geçerlidir. Ancak Kanun’da “Davacı, istirdat davasında yalnız paranın verilmesinin lazım gelmediğini ispatlamalıdır.” denilmektedir.

Bunun anlamı, davacı borçlunun borcunu hata sonucu ödediğini ispat etmesine gerek bulunmadığıdır. Böylelikle istirdat davasında, borçlunun sebepsiz zenginleşme davasından farklı olarak, Türk Borçlar Kanunu’nun 78. Maddesine göre kendisini borçlu sanarak ödediğini ispat etmesi koşulunu aramamıştır. Bunun nedeni, borçlu borcunu cebri icra tehdidi altında ödediğinden, ayrıca kendisini borçlu sanarak ödediğini ispatlaması gereksizdir.

İstirdat Davasının Olası Sonuçları

İstirdat davası kabul edilir, davacı-borçlu davayı kazanırsa, icra takibinde ödediği paranın, harç ve giderleriyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilir. Ayrıca davalı bu dava dolayısıyla yargılama giderlerine mahkum edilir. İstirdat davası reddedilir, davacı-borçlu haksız çıkarsa, sadece bu dava bakımından yargılama giderlerine mahkum edilir.

İstirdat davası sonunda verilen hüküm, kesin hüküm oluşturur. Çünkü bu dava genel hükümlere göre incelenir ve karara bağlanır. Kanun’da düzenleme bulunmadığından istirdat davası sonunda tazminata hükmedilemez. Ancak, menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesi durumunda, borçlu lehine tazminata hükmedilmelidir. Bunun dışında, alacaklı lehine tazminata hükmedilmez. Çünkü, menfi tespit davası istirdat davasına dönüştüğüne göre, para alacaklıya ödenmiştir. Alacanın takipten zarar görmesi söz konusu değildir.

Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası Birlikte Açılabilir mi?

Menfi tespit davası ve istirdat davası birlikte açılamaz. Her iki dava türünün şartları birbirinden farklıdır. İcra İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereği borçlu, icra takibinden önce veya icra takibi açıldıktan sonra borçtan kurtulmak için menfi tespit davası açabilir. Borçlu, borcunu icra dairesine ödemiş ise menfi tespit davası açamaz. Bu durumda borçlu olmadığı halde ödediği paranın iadesini sağlamak amacıyla ancak istirdat davası açılabilir.

İstirdat Davası Yerine Sebepsiz Zenginleşme Davası Açılabilir mi?

İstirdat davası bir yıllık hak düşürücüye tabi olduğundan, bir yıllık süre geçtikten sonra genel hükümlere (TBK M.78) göre sebepsiz zenginleşme davasının açılıp açılamayacağı konusu tartışmalı olmakla birlikte, bir yıllık süreyi geçiren borçlu, Türk Borçlar Kanunu’nun 78. Maddesine göre sebepsiz zenginleşme davası açabilir. Çünkü istirdat davası ve sebepsiz zenginleşme davalarının incelenmesi ve kabulü koşulları birbirinden farklıdır.

İstirdat Davası Arabuluculuğa Tabii midir?

İstirdat davası eğer ki TTK M.5/A uyarınca her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiriyorsa, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2021/8174E., 2022/296K. ve 02.06.2022 Tarihli Kanun Yararına Bozma Kararı ile

“6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu [TTK] “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesinin birinci fıkrasında alacak ve tazminat taleplerini içeren ticari davaların açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olmasının bir dava şartı olduğu hükme bağlandığı belirtilmiş ve devamında, istirdat davasının konusunun bir miktar para alacağına ilişkin bulunduğu, buna bağlı olarak istirdat davasının açılmasından önce TTK m. 5/A uyarınca arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu ancak davacı tarafından dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmadığı tespiti yapılmıştır.”

Bu sebeple ticari davalarda, istirdat davası dava şartı arabuluculuğa tabiidir.

İstirdat Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

İstirdat davası genel mahkemelerde açılır. Malvarlığını ilgilendiren ve dolayısıyla konusu para olan tüm uyuşmazlıklarda görevli mahkeme kural olarak Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan (HMK M.2) istirdat davasında da görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olacaktır. Yetkili mahkeme ise, davalının yerleşim yeri veya icra takibinin yapıldığı yer mahkemesidir. Davanın davacısı borçlu, davalısı ile alacaklıdır.

İstirdat Davası Dilekçe Örneği

T.C.

İSTANBUL (…) ASLİYE HUKUK SAYIN HAKİMLİĞİ’NE

DAVACI/BORÇLU   : (…)

VEKİLİ : Av. Buğra ÇAPA

DAVALI/ALACAKLI : (…)

  •  Müvekkil, davalı/alacaklı ile arasındaki sözleşme gereği ödemesi gerekli olan tutarı davalı/alacaklıya ödemiştir.
  • Davalı/alacaklı kötüniyetli bir şekilde ödemeyi almış olmasına rağmen müvekkil hakkında icra takibi başlatmış ve müvekkil süresinde itiraz edemediğinden dolayı işbu haksız takip kesinleşmiştir.
  • Takibin kesinleşmesi ile mallarının haczedilmesi tehlikesi altında bulunan müvekkil cebri icra tehdidi altında dosyaya ödeme yapmış olup işbu ödenen tutarın geri iadesinin sağlanması için huzurdaki davanın ikame edilmesi zarureti hasıl olmuştur.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah etmeye çalıştığımız sebepler muvacehesinde;

  1. Davanın KABULÜ ile birlikte icra dosyası hesabına göre kötü niyetli davalıya ödenen 7.183,28-TL’na ödeme tarihi olan 21.05.2021’den itibaren YASAL FAİZ İŞLETİLMESİNE,
  2. Davalının asıl takip ve dava konusu alacağın %20’sinden aşağı olmayacak üzere Kötüniyet Tazminatına MAHKUM EDİLMESİNE,
  3. Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa TAHMİLİNE karar verilmesini saygılarımızla bilvekale arz ve talep ederiz.

 EK – 1 : Makbuz Örnekleri

Davacı/Borçlu Vekili

Av. Buğra ÇAPA

Av. Yonca İşsever Çapa

Av. Yonca İşsever Çapa, Özel Çamlıca Bilfen Anadolu Lisesi’nden mezun olduktan sonra Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde hukuk eğitimi almıştır. 2018 yılında Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olmuştur.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Hemen Bilgi Al!