İfadeye Çağrılmak
Şikayetçi veya şüpheli, olay hakkında doğrudan doğruya bilgi sahibi olan tek kişidir. İfade, suçla ilgili bilgi toplama amacıyla gerçekleştirilen bir prosedürdür. Bu yazımızda ifadeye çağrılmaya ilişkin genel bilgiler paylaşılmış olup, hukuki uyuşmazlığınıza ilişkin detaylı bilgi için iletişim bölümündeki bilgilerden Çapa Hukuk Bürosu’na ulaşabilirsiniz.
İfadeye Çağrılmak Ne Anlama Gelir? İfade Nedir?
Kural olarak, ifadenin alınacağı yer ve zaman konusunda, Yasa’da açık bir hüküm bulunmamaktadır. Sadece, CMK M.147’de, ifade tutanağına ifade işleminin yapıldığı yerin yazılması gerektiği belirtilmiştir. İfadenin zamanı, nerede alınacağı, soruşturma evresinin serbest yapısına uygun olarak, soruşturma makamlarının takdirine bırakılmıştır. Kişi, kendisine isnat edilen durum nedeniyle, olay yerinde, savcılık aracılığıyla veya kolluk kuvvetleri vasıtasıyla ifadeye çağrılabilir.
Şikayetçi veya şüphelinin olaya ilişkin açıklamalarının dinlenmesi, ifade alma veya sorgu işlemi olarak adlandırılır. Şüphelinin, kolluk görevlileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından, soruşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesine, ifade alma denir.
İfadeye Çağrıldım, Ne Yapmalıyım?
Kişi ifadeye çağrıldıktan sonrasında öncelikle hangi olay veya suçlama sebebiyle ifade vereceğini öğrenmelidir. Şüpheli ve sanığa, ifade ve sorguya başlanmadan önce hakları tam olarak anlatılmalıdır. Şüpheli veya sanığın haklarını bilmesi, görevlilerin aydınlatma yükümlüğünü ortadan kaldırmaz. Yargıtay’ın görüşüne göre, şüpheli veya sanığa haklarının hatırlatılmamasının mutlak bozma nedeni olacağıdır. Bu nedenle, ifade alma veya sorgulama esnasında, şüpheli veya sanıklara, sahip oldukları haklar eksiksiz olarak bildirilmelidir. Hakların kısaltılarak bildirilmesi, şüpheli veya sanığın savunma hakkının kısıtlanması anlamına gelir.
İfadeye Giderken Avukat Desteği Almanın Önemi
İfade tutanakları tüm yargılama boyunca şikayetçi veya şüpheliye dayanak olarak teşkil etmektedir. Kolluk kuvvetleri veya savcılık aracılığıyla alınan ifadeler ileride açılabilecek ceza davalarında dosyada yer almaktadır. Şikayetçi veya şüpheli sıfatıyla ifade veren kişilerin, olaya ilişkin verdikleri bilgiler ilgili dosya için önem arz etmektedir.
Ceza yargılamasında ifade sürecinde Uzman Avukat’ın hukuki desteği yargılamanın devamı da dikkate alındığında dosyanın ve verilecek cezanın akıbeti bakımından önem arz etmektedir. Soruşturma aşamasındaki ifade tutanakları tüm yargılamaya yeri geldiğinde ışık tutmaktadır. Şüpheli yönünden ifade tutanaklarında yargılama devamında herhangi bir çelişki olması, ilgili kişilerin olumsuz kararlar almasına vesile olmaktadır.
İfadeye Hangi Yollarla Çağrılır?
Kişilerin, ifadeye birçok yol ile davet edilmesi ve ifadelerinin alınması mümkündür. İfadeye çağırma; kolluk kuvvetleri tarafından adrese gelerek, telefon ile iletişim kurularak, yakalama üzerine veya tebligat yolu ile davet edilerek yapılabilmektedir.
İfade Vermek Zorunlu Mudur?
Şüpheli tarafa yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının (susmasının) yasal hakkı olduğu söylenir. Şüpheli veya sanık, tamamen veya kısmen susma hakkı kullanabilir. Susma veya (iftira oluşturmadığı sürece) yalan söyleme de, bir savunma şeklidir. Belirtelim ki, susmak fiili suçu kabul etmek demek değildir. Şüpheli, kendi aleyhine bir muhakemeyi başlatmak veya muhakemenin yürütülmesine aktif olarak katkıda bulunmak yükümlülüğü altında değildir. Bu ilke, kişiyi zorla kendi aleyhine konuşmaya mecbur etmemek için kabul edilmiştir. Susma hakkının kullanılması, zaman bakımından sınırlandırılmış değildir. Bu hak, ifade alma veya sorgunun başında kullanılabileceği gibi; ifade alma veya sorgu devam ederken de kullanılabilir. Şüpheli veya sanığın susma hakkını kullanacağını beyan ettiği anda, ifade alma veya sorguya son verilmesi gerekir. Şüpheli veya sanık belirli sorular karşısında da susma hakkını kullanabilir.
Karakolda İfade Verdikten Sonraki Süreç
Karakolda, kişinin ifadesi alındıktan sonrasında savcılık aşamasında soruşturma süreci devam eder. Kolluk kuvvetleri, şikayetçi veya şüpheli bakımından topladığı delilleri savcılığa sunar. Savcılık gerekli gördüğü hallerde ilgili kurum veya kuruluşlar aracılığıyla soruşturma evresinde delil toplanılmasına karar verebilir. Savcılık, soruşturma sürecinde toplanan delilleri ve alınan ifadeleri değerlendirerek, şüphelinin cezalandırılması adına iddianame düzenleyebilir veya eldeki delillerle yeterli şüphe olmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına (takipsizlik) dair karar verebilir.
Savcılığa İfade Verdikten Sonraki Süreç
Savcılık, şüphelinin ifadesini aldıktan sonrasında kişi hakkında tutuklama kararı vererek veya serbest kalmasına karar vererek adli kontrol kararı verecekse şüpheliyi Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk eder. Savcılık yine şüpheli hakkında herhangi bir güvelik tedbirine karar da vermeyebilir. Savcılık tarafında ifade alındıktan sonrasında, soruşturma sürecinde toplanan mevcut deliller ve ifadeler de değerlendirildiğinde, dosya savcısı şüpheli kişinin cezalandırılması amacıyla iddianame düzenler veya şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vererek takipsiz bırakır.
İfadeye Gidilmezse Ne Olur?
Kolluk kuvvetleri veya savcılık vasıtasıyla ifadeye çağrılan kişinin, ifadeye gitmemesi durumunda hakkında “yakalama kararı” veya “zorla getirme kararı” çıkarılabilir. Yakalama kararı ile birlikte, kişi hakkında herhangi bir GBT veya kolluk kuvvetleri tarafından yapılan tespit sonucunda gözaltı kararı uygulanır ve Sulh Ceza Hakimliği’nde hazır edilmek üzere şüpheli gözetimde olur.
İfadeye Gitme Süresi Nedir?
Kolluk kuvvetleri telefon aracılığıyla şikayetçi veya şüpheli ile iletişime geçtikten sonrasında, kişinin ifade vermek üzerine gelmesi bakımından makul bir süre belirtir. İfadeye gitmek için herhangi bir süre kıstası yoktur. Ancak kolluk kuvvetleri veya savcılık vasıtasıyla belirtilen süre içerisinde ifadeye gitmemek yakalama kararı veya zorla getirme kararının uygulanmasına neden olabilir.
Adli Büro Neden İfadeye Çağırır?
Kişi hakkında herhangi bir şekilde ihbar veya şikayet söz konusu olduğunda, adli bürolar hem suçtan zarar gören sıfatıyla şüphelinin hem de kendisine suç isnat edilen şüphelinin ifadesini alır ve savcılığa bu ifadeleri sevk eder.
Karakolda Verilen İfade Geçerli Midir?
Kolluk kuvvetleri tarafından karakolda alınan ifadeler yasak ifade alma ve sorgu yöntemleri uygulanmadığı takdirde geçerlidir. Anayasa’nın 38/5. maddesinde; “hiç kimse kendisini kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz” hükmüne yer verilmiştir.
Şüphelinin beyanı, özgür iradesine dayanmalıdır. Özgür iradeyi engelleyici yasak yöntemlerle elde edilen ifadeler, rızayla verilmiş olsa da delil olarak değerlendirilemez (CMK M.148/3). Yasa’da hangi tür müdahalelerin özgür iradeyi etkileyici nitelikte bedensel ve ruhsal müdahale olduğu, benzetme yoluyla ortaya konulmuştur. Yasa’ya göre; kötü davranma, işkence, ilaç verme, yorma, aldatma, cebir veya tehditte bulunma, bazı araçları kullanma gibi bedensel veya ruhsal müdahaleler yapılamaz (CMK NM.148/1). Bedensel ve ruhsal müdahaleler hükümde belirtilenlerle sınırlı değildir.
Karakolda İfade Vermek Sicile İşler Mi?
Şikayetçinin veya şüphelinin kolluk kuvvetleri tarafından karakolda ifadesinin alınması, adli sicil kayıtlarına işlemez. İfade sonrasında soruşturma sürecinin devam etmesi ve devamında savcılığın iddianame yazması sonrasında ceza davası açılması ihtimalinde, şüpheli sıfatı yerini sanık sıfatı alacak ve herhangi bir ceza yaptırımının uygulanması ihtimalinde sicile de işleyecektir.
Karakolda İfade Verirken Dikkat Edilmesi Gerekenler
Hukukumuzda ifade ve sorgu kuralları, tanığın dinlenmesinden farklı düzenlenmiştir. Şüphelinin veya sanığın, tanıklar gibi bildiği söyleme, doğru söyleme ve yemin etme yükümlülüğü yoktur. Şüpheli susma hakkını kullanabilir, kimlik bilgileri dışında doğruyu söylemeyebilir (CMK M.147). Şüphelinin ifadesinin alınmasında veya sorguya çekilmesinde şu koşullara dikkat edilmesi gerekir;
Şüphelinin kimliği saptanır. Şüpheli, kimliğine ilişkin soruları doğru olarak cevaplandırmakla yükümlüdür. Kimliğini kamu görevlilerine bildirmeme veya yanlış bildirme kabahat oluşturur (Kabahatler Kanunu M.40).
Şüpheliye kendisine yüklenen suç anlatılır. Yakalanan kişinin yakınlarından istediğine yakalandığı derhal bildirilir. Belirtelim ki, anlatma açıklamayı ifade eder. Ancak açıklama, suçun soruşturulmasını tehlikeye sokacak kapsamda da olmamalıdır.
Şüpheliye müdafi seçme hakkının bulunduğu ve onun hukuki yardımından yararlanabileceği, müdafinin ifade veya sorguda hazır bulunacağı bildirilir.
Şüpheliye, yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının (susmasının) yasal hakkı olduğu söylenir. Şüpheli, tamamen veya kısmen susma hakkını kullanabilir. Susma hakkı da bir savunma şeklidir. Belirtelim ki, susma hakkı suçu kabul etmek demek değildir.
Şüpheliye şüpheden kurtulması için somut delillerin toplanmasını isteyebileceği hatırlatılır. Şüpheli aleyhine var olan şüphe nedenlerini ortadan kaldırmak ve lehine olan hususları ileri sürmek olanağı tanınır.
Şüphelinin kişisel ve ekonomik durumu hakkında bilgi alınır. Bu bilginin ona haklarının hatırlatılmasından sonra alınmasının öngörülmesi yerindedir. Kişisel haller kapsamına, ileride cezanın hesaplanmasında etkili olabilecek hususlar da girer. Bu nedenle, şüpheli veya sanığın önce hakları konusunda aydınlatılması yerindedir.
Karakolda Verilen İfade Değiştirilebilir Mi?
Karakolda şüpheli tarafından verilen ifadeler gerek görüldüğü halde değiştirilebilir. Ancak ifadedeki değişikliğin sebebinin tutarlı bir şekilde ve geçerli nedenlerle olması önemlidir. Soruşturma ve kovuşturma süreçlerindeki ifadelerin tamamen zıt olması durumunda, Mahkeme yönünden olumsuz bir intiba oluşabilir. Bu sebeple ifade değişikliği yapılırken Uzman Avukat vasıtasıyla belirlenmesi önem arz etmektedir. Şüpheli, herhangi bir avukat olmaksızın ifade verdiyse ve sonrasında soruşturma sürecine avukat dahil olduysa, şüpheli yönünden ifade değişikliği gündeme gelebilecektir. Kolluk tarafından tespit edilen ifade tutanaklarının duruşmada okunabilmesi için şu koşullar gerçekleşmiş olmalıdır:
a) Kolluktaki ifadelerle hakim veya mahkeme önünde yapılan sorgudaki beyanlar arasında çelişki ortaya çıkması.
b) Kolluktaki ifadenin alınması esnasında avukatın hazır bulunması.
Cumhuriyet savcısı tarafından tespit edilen ifade tutanaklarının duruşmada okunabilmesi için, bu ifadelerle mahkeme önündeki beyanlar arasında çelişki bulunması yeterlidir. Yasak ifade ve sorgu usulleri arasında, müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifadenin, mahkeme veya hakim önünde şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça, hükme esas alınmayacağı belirtilmiştir (CMK m.148/4).
Savcı İfade Almadan Dava Açılabilir Mi?
Savcı, bilgi toplamak amacıyla gerek kendisi, gerekse kolluk kuvvetler aracılığıyla şikayeti veya şüphelinin ifadesini alır. Savcılık, kamu davasını açmaya yeterli şüphe gördüğü yerde iddianame yazacak veya yeterli şüphe yok ise şüpheli yönünden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verecektir. Ceza yargılaması bakımından, savcının ifade almadan ceza davası açması hukuka ve savunma hakkına aykırı olacaktır. Dolayısıyla savcı, ifade almadan ceza davası açamayacaktır.
Karakolda İfade Verdikten Kaç Gün Sonra Dava Açılır?
Kolluk kuvvetleri aracılığıyla veya savcılık vasıtasıyla ifade verildikten sonra, savcılık bilgi ve delilleri toplayarak ceza davası açılıp açılmayacağı yönünden soruşturma sürecini yürütür. Savcılık, ceza davasının açılması için yeterli şüphe olmadığı kanaatinde olur ise soruşturma süreci yönünden takipsizlik kararı verir. Savcılık eğer ki toplanan deliller çerçevesinde, şüpheli yönünden yeterli şüphe oluştuğuna kanaat ederse ceza davası açılması için iddianame yazar ve Ceza Mahkemesi’ne sunar. İfade verildikten sonra ceza davası açılması süresi, soruşturma konusu olaya ve soruşturmanın yapıldığı yere göre farklılık göstermedir. Ortalama olarak ifade verdikten sonra ceza davasının açılması 6 ay – 12 ay arasında sürmektedir.
İfadeye Çağrılan Kişi Tutuklanır Mı?
İfadeye çağrılan kişinin tutuklanıp tutuklanmayacağı söz konusu olaya göre farklılık gösterir. Şüpheli, kendisine isnat edilen konu bakımından eğer ki tutuklamayı gerektirmeyecek bir olay bakımından ifadeye çağrılıyorsa, ifade verdikten sonrasında serbest bırakılacaktır.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanun’un 100/1. maddesine göre; “Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.”
Aranma Emri Nedir?
Kişilerin telefon vasıtasıyla kolluk kuvvetleri aracılığıyla hakkında aranma emri olduğunu öğrendiği koruma tedbiri “yakalama kararıdır.” Kolluk görevlilerine filli yakalama yetkisi tanınmıştır. Kolluk görevlileri şu koşullarla yakalamaya başvurabilirler:
a) Tutuklama kararı veya yakalama emri verilmesini gerektiren bir hal bulunması: Kolluk, tutuklama kararı veya yakalama emri düzenlenmesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğini takdir etmelidir (CMK m.98, 100). Kolluk durumu değerlendirdiğinde, o kişinin tutuklanabileceğini veya hakkında yakalama emri düzenlenebileceği sonucuna ulaşıyorsa, bu koşul gerçekleşmiş demektir.
b) Gecikmesinde sakınca olması: Yakalama için hakim kararı beklendiğinde yakalamayla gerçekleşeceği düşünülen amacın gerçekleşmemesi tehlikesi doğacaksa, gecikmede tehlike var demektir. Yönetmelik’te gecikmesinde sakınca bulunan halin, “derhal işlem yapılmadığı takdirde suçun iz, eser, emare ve delillerinin kaybolması veya şüphelinin kaçması veya kimliğinin saptanamaması ihtimalinin ortaya çıkması” halini ifade ettiği gösterilmiştir.
c) Cumhuriyet savcısına veya amirlerine derhal başvurma olanağının bulunmaması: Yakalama konusunda, kolluk memurları açısından, Cumhuriyet savcısına veya amirlerine derhal başvurma olanağı bulunmaması koşulu getirilmiştir.