Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu ve Cezası
Halkı Kin veya Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu Nedir?
Halkı kin veya düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Kamu Barışına Karşı Suçlar” bölümünde düzenlenmiştir.
216. Maddede “halkı kin ve düşmanlığa tahrik”, “halkın bir kesimini aşağılama” ve “dini değerleri aşağılama” olarak üç farklı suç tipi düzenleme altına alınmıştır. Bu yazımızda halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu ve cezasına ilişkin genel bilgiler paylaşılmış olup, hukuki uyuşmazlığınıza ilişkin detaylı bilgi için iletişim bölümündeki bilgilerden Çapa Hukuk Bürosu’na ulaşabilirsiniz.
Maddenin birinci fıkrasında halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik suçu düzenlenmiştir. Buna göre;
“(1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
İkinci fıkrada ise halkın bir kesimini aşağılama suçu düzenleme altına alınmıştır:
“(2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Son fıkrada, halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişinin cezalandırılacağı düzenlenmiştir:
“(3) Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Ayrıca TCK m.218’deki ortak hüküm ile halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama suçunun basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, verilecek cezanın yarı oranında arttırılacağı düzenlenmiştir. Ancak, haber verme sınırlarını aşmayan ve eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.
Halkı Kin veya Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçunun Şartları
Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa tahrik eden, aşağılayan veya dini değerleri aşağılama fiillerini işleyen kimsenin cezalandırılabilmesi belli şartlar öngörülmüştür
- Kin ve düşmanlığa tahrik alenen yapılmalı,
- İşlenen fiil nedeniyle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlike ortaya çıkmalı,
- Fail hareketinin tahrik edici veya bir kesimi, dini değerleri aşağılayıcı olduğunun bilinciyle kasten hareket etmelidir.
- Haber verme amacı taşıyan, bilgilendirme sınırlarında olan ve eleştiri amacıyla ortaya konulmuş “düşünce açıklamaları” suç sayılamaz.
Halkı Kin veya Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçunun Unsurları
- Fiil Unsuru
Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunda ceza normunun yasakladığı fiil “alenen tahrik etme”dir. Tahrik, sosyal sınıf, ırk din, mezhep veya bölge bakımından farklı halk kesimleri arasında kin ve düşmanlık aşılamaya, mevcut kin ve düşmanlıkları devam ettirmeye yönelik olmalıdır. Ayrıca tahrik fiili, alenen işlenmiş olmalıdır. Fiilin bu suçu oluşturması için grupların gruplara karşı tahrik edilmesi gerekir.
- Fail Unsuru
Fail, alenen tahrik eylemini gerçekleştiren herhangi bir kimse olabilir.
- Mağdur Unsuru
Halkın farklı özellikler taşıyan ve kendilerine karşı alenen tahrik fiili gerçekleştirilen kesimidir. Bu kitle, tahrik edilen gruptan sosyal sınıf, ırk, din, mezhep ve bölge bakımından farklı olmalı tahrik edilen grubun husumeti, düşmanlığı kendilerine yöneltilmiştir. Suçun oluşması için grupların birbirine karşı harekete geçmesi aranmaz.
Çağdaş toplumlarda sosyal sınıflar işçi sınıfı, idare edenler(sermaye) sınıfı, orta sınıf, köylü sınıfıdır. Bu dört sınıf birbirinden farklı olup ayrı özelliklere sahiptir ve birbirlerine karşı bu suçun mağduru olmaları mümkündür.
İnsan ırklarının sayısı ve kapsamı zaman içinde çok değişmiş ve ırkların sınıflandırılmasında büyük ölçüde keyfi davranılmıştır. Günümüzde yaşayan tek insan türü (homo sapiens) temelde beyaz derili, kara derili, sarı derili ve ilkel olarak dört büyük gruba ayrılır. Türk doktrin ve uygulamasında da ırk “genetik açıdan koşullandırılmış, kuşaktan kuşağa geçen bedensel özelliklere sahip birey toplulukları” olarak tanımlanmıştır.
Halkın “din farklılığı” gözetilerek kin ve düşmanlığa tahrik edilmesi de 216. Madde kapsamında yasaklanmıştır. İslamiyet, Hıristiyanlık, Yahudilik, Konfüçyüs Dini, Hinduizm, Budizm, İlkel Kabile Dinleri ve diğer dinlere karşı işlenen alenen tahrik suçu bu madde kapsamındadır. Ancak ateistlik bir din olmadığından halkın bir kesiminin ateist olan kesime karşı kin ve düşmanlığa karşı tahrik edilmesi durumunda işlenen fiil TCK m.115 kapsamında incelenebilecektir.
Mezhep ise, bir dinin birbirinden farklı görüşlere sahip kollarına verilen addır. Katoliklik, Ortodoksluk, Protestanlık gibi Hıristiyanlığa ait mezhepler ile Hanefi, Şafi, Maliki, Hanbeli, Şia, Haricilik gibi İslam dininin mezhepleri ile diğer dinlere ait mezheplerin mensuplarına karşı bu suç işlenebilir.
Bölge ise Yargıtay kararlarında “idari veya ekonomik birlik, toprak veya iklim koşullarına göre belirlenen toprak parçası” olarak tanımlanmıştır.
– 216. maddenin 1. Fıkrasında belirtilen ve halk kesimlerinde bulunması gereken özellikler tek tek belirtilmiş olup suçun oluşması için, tahrik edilen ve tahrike maruz kalan grupların mutlaka burada sayılan özelliklere sahip olmaları gerekir. Sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözetmeden farklı düşüncelere veya ideolojilere mensup muayyen kimselerin birbirine karşı tahrik edilmesi, bu suçu oluşturmaz.
- Konu
Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunun konusu, kamunun barışıdır. Bu suç, bir somut tehlike suçudur. Suçun cezalandırılabilmesi, kamu güvenliğinin bozulması tehlikesinin somut olgulara dayalı olarak ortaya çıkmasına bağlıdır.
- Daha Ağır Cezayı Gerektiren Nitelikli Unsur
5237 sayılı Kanunda halkı kin ve düşmanlığa tahrik fiilinin yer aldığı beşinci bölümünün, “Ortak Hüküm” başlıklı 218. Maddesinde bu başlıkta düzenlenen suçlara ilişkin ortak bir ağırlaştırıcı sebep yer almaktadır. Buna göre; “yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.”
- Tipikliğin Manevi Unsurları
TCK m.216/1’de yer alan suç ancak kasten işlenebilir, taksirle işlenen şekli cezalandırılmaz. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu, hem doğrudan hem de olası kastla işlenebilir. Maddi unsurların bilerek ve istenerek veya suçun unsurlarının gerçekleşebileceği öngörülerek işlenmesi halinde suç tamamlanır.
Failin belli bir saikle hareket etmesi suçun oluşması bakımından önemli değildir.
- Hukuka Aykırılık Unsuru
Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu bakımından hukuka aykırılığı ortadan kaldıran sebeplerden “düşünce hürriyeti” üzerinde durulmalıdır. Dış dünyaya aktarılan fikirler Anayasanın 25 ve 26. Maddeleri ile iç hukukumuzun bir parçası sayılan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9 ve 10. Maddelerinde güvence altına alınmıştır. Eğer düşünce hürriyetinin sınırları aşılmamış, ifade edilenler bu hürriyetle insanlara sağlanan serbest alan içinde kalmışsa, artık onlar pozitif hukukun koruması altındadır.
- Suçun Özel Görünüş Şekilleri
a. Teşebbüs
Kin ve düşmanlığa alenen tahrik suçu, sırf hareket suçu niteliğinde olduğundan suçun oluşması için maddi anlamda bir neticenin ortaya çıkması aranmaz. Suçun oluşma anı, fiilin aleniyet kazandığı andır. Bu nedenle teşebbüse elverişli değildir.
b. İştirak
Bu suç, bir kimse tarafından işlenebileceği gibi, birden çok kimseler tarafından iştirak halinde de işlenebilir.
c. İçtima
Fail, kin ve düşmanlığa tahrikle birlikte ayrıca başka bir suç işlerse (örneğin, hakaret), bu durumda şartları varsa fikri içtima, yoksa gerçek içtima kuralları uygulanır.
Sosyal Medya Aracılığıyla İşlenen Halkı Kin veya Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu
Teknolojinin gelişmesi ile birlikte haberleşme ve iletişim kurma alışkanlıklarımızın değiştiği, güncel olay ve haberleri sosyal medya aracılığıyla takip ettiğimiz bir gerçektir. İnternet ve sosyal medya uygulamalarının yoğun kullanımı, bu mecralar üzerinde suç işlenebilmesini de çok kolay hale getirmiştir. Sosyal medya aracılığı ile çok büyük kitlelere çok kısa sürede ulaşmak mümkündür, halkı kin veya düşmanlığa alenen tahrik fiilleri de bu platformlarda işlenebilecektir.
Sosyal medya üzerinden yapılan bir paylaşımın halkı kin veya düşmanlığa veya dini değerleri aşağılama suçu kapsamında değerlendirilmesi ve dolayısıyla cezai yaptırım uygulanması mümkündür. Hatta bir gönderiye yapılan yorum veya beğeninin dahi bu suçun fiil unsurunu oluşturabileceği unutulmamalıdır.
Ayrıca TCK M.218 ile bu suçun basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde verilecek cezanın yarı oranında artırılacağı düzenlenmiştir. TCK m.4’te “Basın ve yayın yolu ile deyiminden; her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim aracıyla yapılan yayınlar”ın anlaşılacağı düzenlendiğinden, sosyal medya aracılığıyla işlenen halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçlarında TCK m.218’deki cezayı ağırlaştırıcı hal göz önünde bulundurulabilecektir.
Halkın Bir Kesiminin Benimsediği Dini Değerleri Aşağılama Suçu (TCK m.216/39)
TCK’nun 216. Maddesinin 3. Fıkrasında “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” denilerek kişilerin temek hak ve hürriyetlerinden olan din, inanç ve vicdan özgürlüğüne bir koruma getirilmiştir. Madde metninden dini değerlerin muhafaza altına alındığı anlaşılmakta ise de, o dine mensup olanların dini duyguları ve din hürriyeti de korunmaktadır.
- Fiil Unsuru
Suçun hareket kısmı, halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri aşağılamak, küçültücü davranışlarda bulunmak, hor görmektir. Ayrıca failin cezalandırılabilmesi için dini değerleri aşağılamasının yanı sıra, bu fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması gerekir.
- Suçun Konusu
TCK 216/3’te suçun konusunda herhangi bir kısıtlamaya gidilmeden “dini değerler” ibaresi kullanılmıştır. Dini değerler ise, inanç sistemi, dini büyükler, ibadet yeri ve şekilleri gibi o inanışı temsil eden ve inananlarca dini kıymet atfedilen her şey olabilir. Aşağılanan dini değerlerin halkın bir kesimi tarafından benimsenmiş olması gerekir.
- Fail
Fail, halkın bir kesiminin benimsediği değerleri alenen aşağılayan kişidir, herkes olabilir. Fail sivil bir şahıs veya kamu görevlisi olabilir. Failin kamu görevlisi olması durumunda, diğer şartlarının da oluşması koşuluyla TCK m.266 uygulanabilir. Ayrıca kişinin kendi inandığı dini değerleri aşağılayarak da bu suçun faili olabilecektir.
- Mağdur
Suçun mağduru, benimsediği dini değerleri aşağılanan halk kesimidir.
- Nitelikli Haller
Suç, basın ve yayın yoluyla işlendiği takdirde verilecek ceza TCK m.218 uyarınca yarı oranında arttırılır. Basın, radyo ve televizyon, sinema filmleri, plaklar ve özellikle internet günümüzde kullanılan kitle iletişim araçları arasındadır.
- Tipikliğin Manevi Unsurları
Bu suç ancak kasten işlenebilir. Fail dini değerleri bilerek ve isteyerek alenen aşağıladığında bu suçtan sorumlu tutulabilecektir. Suçun taksirli şekli cezalandırılmaz. Suçun oluşabilmesi için failin belli bir saikte hareket etmesi aranmamıştır.
- Hukuka Aykırılık Unsuru
Düşünce hürriyeti, haber alma hürriyeti ve eleştiri hakkı bu suç bakımından bir hukuka uygunluk sebebi olarak karşımıza çıkabilecektir. Dini ve din duygularını veya dince kutsal sayılan şeyleri istismar etmeyen ve kötüye kullanmayan düşünce açıklamaları meşru kabul edilmelidir.
Halkı Kin veya Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçunun Adli Para Cezasına Çevrilmesi
Halkı kin veya düşmanlığa tahrik veya dini değerleri aşağılama suçlarından ötürü hükmedilen hapis cezası 1 yıl veya daha az olduğunda, adli para cezasına çevrilebilir.
Halkı Kin veya Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçunda Cezanın Ertelenmesi
Bu suçlar nedeniyle hükmedilecek hapis cezası 2 yıl veya altında ise kişi hakkında cezanın ertelenmesi kararı verilebilir.
Halkı Kin veya Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçunda HAGB
Halkı kin veya düşmanlığa tahrik veya dini değerleri aşağılama suçlarından ötürü hükmedilen hapis cezası 2 yıl veya altında ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, CMK m.231’e göre, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder.
Halkı Kin veya Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçunda Görevli ve Yetkili Mahkeme
Suça bakmakla görevli mahkeme 5235 sayılı kanuna göre Asliye Ceza Mahkemeleridir. Soruşturma ve kovuşturma re’sen yapılır.
Bu suç yönünden ilk derece mahkemesinde verilen kararlara karşı istinaf kanun yolunun ardından temyiz kanun yoluna da müracaat imkanı bulunmaktadır.
Halkı Kin veya Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçunda Etkin Pişmanlık
Failin, mağdura karşı yaratmış olduğu zarardan pişmanlık duyarak zararı gidermeye yönelik davranışlarda bulunması ile ceza almaması ya da aldığı cezada indirime gidilmesi etkin pişmanlık düzenlemesiyle mümkün kılınmıştır. Ancak halkı kin veya düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçlarında etkin pişmanlık hükümleri uygulanamayacaktır.
Halkı Kin veya Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçunda Zamanaşımı
Halkı kin veya düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçlarında olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Suçun işlenmesinin üzerinden 8 yıl geçtikten sonra soruşturma yapılamaz.
Halkı Kin veya Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçunda Soruşturma ve Kovuşturma Aşaması
Bu suç tipleri, şikayete tabi suçlardan olmadığından savcılık tarafından resen soruşturulur. Suçun oluştuğuna kanaat getirilmesi ile savcılık tarafından hazırlanan iddianamenin Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabulü ile de kovuşturma aşaması başlar.
TCK m.216/1’deki düzenlemeye göre öngörülen müeyyide, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır. İkinci ve üçüncü fıkralarda düzenlenen halkın bir kesimini veya dini değerleri aşağılama suçları için ise 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. TCK m.218’de düzenlenen suçun basın ve yayın organları aracılığıyla işlenmesi hali meydana geldiğinde, verilecek ceza yarı oranında arttırılacaktır.
Halkı Kin veya Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu Şikayete Tabi Midir?
Halkı kin veya düşmanlığa tahrik veya dini değerleri aşağılama suçları şikayete tabi değildir. Savcılık tarafından resen soruşturulur. İlgili makama yapılan şikayet ihbar niteliğindedir ve şikayetten vazgeçme soruşturmanın veya ceza davasının düşmesini sağlamaz.
İfade Özgürlüğünün Sınırlandırılması
İfade hürriyetinin sınırlandırılmasına ilişkin genel düzenlemeler Anayasa m.26/2 ile yine aynı doğrultuda olmak üzere Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. Maddesinde bulunmaktadır. Buna göre;
“Kullanılması vazife ve mesuliyeti tazammun eden bu hürriyetler, demokratik bir toplulukta, zaruri tedbirler mahiyetinde olarak, millî güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya âmme emniyetinin, nizamı muhafazanın, suçun önlenmesinin, sağlığın veya ahlâkın, başkalarının şöhret veya haklarının korunması, gizli haberlerin ifşasına mâni olunması veya adalet kuvvetinin üstünlüğünün ve tarafsızlığının sağlanması için ancak ve kanunla, muayyen merasime, şartlara, tahditlere veya müeyyidelere tabi tutulabilir.”
AİHM, 10. Maddenin 2. Fıkrasının mutlaka dar yorumlanması gerektiğini belirtmektedir. Çünkü asıl olan hürriyet, sınırlandırma ise istisnadır. Sınırlandırma sebepleri sözleşmede tek tek ifade edilmiştir. Sözleşmeye göre düşünce hürriyeti;
- Milli güvenliğin,
- Toprak bütünlüğünün korunması, amme emniyeti ve suçun önlenmesi,
- Kamu düzeninin korunması,
- Genel sağlığın,
- Genel ahlakın,
- Başkalarının söhret ve haklarının korunması,
- Gizli haberlerin ifşasına mani olunması,
- Adalet kuvvetinin üstünlüğünün ve tarafsızlığının sağlanması
Amaçları ile sınırlandırılabilecektir.
Sınırlandırma ve müdahale için;
- Kanuni bir düzenleme olmalıdır.
- Sınırlamanın meşru bir amacı bulunmalı, yukarıda belirtilen sınırlama sebeplerinin mevcut olduğu hallerde kısıtlama yoluna gidilmelidir.
- Sınırlama demokratik toplum için gerekli olmalıdır.
- Kanunilik ilkesine uygun olarak verilen ceza izlenen meşru amaçla orantılı olmalıdır.
Yargıtay uygulamaları da, halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunun oluşması bakımından “tahrik” teşkil eden ifadenin şiddet içermesi veya şiddeti tavsiye etmesi gerektiği yönündedir. Yüksek mahkeme aksi halde konuyu düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirmektedir.
TCK 216’da Cezayı Azaltıcı Haller
Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçları için kanunda cezayı azaltıcı bir nitelikli hal öngörülmemiştir.