Eşya ve Miras HukukuMakalelerimiz

Gaiplik Nedir? Gaiplik Kararı Nasıl Alınır?

Türk Medeni Kanun’un 32. Maddesine göre; “ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa, hakları bu ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine mahkeme bu kişinin gaipliğine karar verebilir”.

Bu yazımızda “gaiplik kararına” ilişkin genel bilgiler paylaşılmış olup, hukuki uyuşmazlığınıza ilişkin detaylı bilgi için iletişim bölümündeki bilgilerden Çapa Hukuk Bürosu’na ulaşabilirsiniz.

Gaiplik Nedir?

Bir kimse, ölümüne kesin gözle bakılacak bir durumda olmamakla beraber ölüm tehlikesi içinde kaybolmuşsa veya kendisinden uzun süredir haber alınamıyorsa ve böyle bir kimsenin ölmüş olması ihtimali kuvvetli ise, kanun o şahsın gaipliğine karar verilmesi ve böylece kişiliğin sona ermesine bağlanan sonuçların aynen olmasa bile, uygulanması imkanını kabul etmiştir.

Gaiplik Kararı Nasıl Alınır?

Gaiplik kararı verilmesi için kendisine başvurulan mahkeme gaip hakkında bilgisi olan kimseleri, belirli bir süre içinde bilgilerini mahkemeye iletmeleri için usulüne uygun olarak yapacağı ilan ile davet eder. İlan aynı zamanda kaybolan kişiye, ilan edilen süre içinde başvurmadığı takdirde kendisi hakkında gaiplik kararı verileceğini bildirmeye yarar. Hakimin tanıyacağı bekleme süresinin birinci ilan tarihinden itibaren en az 6 aydır (TMK M.33/3).

Bekleme süresi içerisinde gaip olan kimse meydana çıkar veya kendisinden haber alınırsa veya gaip olan kimsenin öldüğü tarih anlaşılırsa, gaiplik talebi düşen (TMK M.34). İlk iki halde gaiplik kararı verilmesini gerektirecek bir durum kalmadığından gaiplik talebi düşer. Sonuncu halde artık ölüme ait hükümler uygulanır.

Gaiplik Sürecinde Uzman Avukat Desteği

Gaiplik kararı ile ilgili tüm süreçler teknik konuları ihtiva eder ve dava dilekçesinin tüm şartları sağlaması gerekmektedir. Gaiplik kararı başvurusuyla birlikte açılacak olan davanın başlangıcından karara çıkacağı tarihe kadar uzman avukat vasıtasıyla takibinin yapılmasında fayda vardır.

Gaiplik Kararının Şartları Nelerdir?

Ortadan Kaybolma

Ortadan kaybolma kişinin yaşadığı çevreden kaybolarak hayatta olup olmadığının kesin olarak belirlenememesini ifade eder. Türk Medeni Kanunu iki halde gaiplik kararı istenebileceğini kabul etmektedir. Ölüm tehlikesi içinde kaybolma veya çoktan beri kendisinden haber alınamama.

Uzun zamandan beri haber almama konusunda da gelecek haberin mutlaka kaybolanın gönderdiği bir haber olması gerekmez. Başkalarının bir kimsenin hayatta olduğunu belirten haberleri de söz konusu kimsenin gaip olmadığını gösterir. Örneğin; aynı köyden yabancı memlekete çalışmaya giden iki işçiden biri memleketindeki akraba ve dostlarına hiç mektup göndermez, fakat diğer işçinin yolladığı mektuplardan, mektup yazmayanın da hayatta olduğu anlaşılırsa, ortadan kaybolma durumu yoktur.

Kaybolan Kimsenin Ölümü Kuvvetli Şekilde Olası Görünmelidir

Her ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden haber alınamayan kimse için gaiplik kararı istenemez. Somut olaydaki şartlar, kaybolan kişinin ölümünü kuvvetli bir olasılık içinde göstermeli, kaybolanın hala hayatta olduğuna dair büyük kuşkular uyandırmalıdır. Ölümün kuvvetli bir olasılık içinde görülmesi şartı özellikle uzun zamandan beri kendisinden haber alınmayanlar açısından daha da önemlidir. Bir kişinin sadece bulunduğu yerin bilinmemesi gaiplik kararı istenilmesi için yeterli değildir. Diğer taraftan haber alamama belirli sebeplerle açıklanabiliyor ve bu sebepler kaybolan kişinin ölmüş olabileceğini ihtimal dahilinde göstermiyorsa gaiplik kararı verilemez.

Örneğin; bir kimse bulunduğu şehri terkedip gitti ve kendisinden haber alınamadı diye onun gaipliğine karar verilmesi istenemez. Çünkü o kişi çeşitli sebeplerle geçmiş ile olan bağlarını koparmak istediği için veya ihmali yüzünden kendisinden haber alınamaz hale gelmiş olabilir. Fakat böyle bir olasılığı haklı gösterir bir durum yoksa ve her gün düzenli bir şekilde işinden evine dönen bir kimse birden bire ortadan kaybolursa, dağa odun kesmeye giden oduncu evine dönmezse, gittiği memleketin düzenli olarak mektup yazan bir kimsenin birdenbire mektupları kesilmişse ve yapılan araştırmalara rağmen hakkında bir bilgi edinilmezse ölüm pek olası görülebilir.

Belirli Süreler Geçmiş Olmalıdır

Ölüm tehlikesi içinde kaybolma halinde gaiplik kararı istenebilmesi için tehlike anından itibaren 1 yıl geçmiş olmalıdır. Tehlike bir anda gerçekleşmişse, sürenin başlangıç tarihini saptamak kolaydır. Buna karşılık tehlike durumu bir süre devam etmişse, 1 yıllık sürenin başlangıcını saptamakta tereddüt doğabilir.

Uzun zamandan beri haber alınamama halinde, gaiplik kararı istenilebilmesi için son haberin üzerinden 5 yıl geçmiş olmalıdır. Son haber, kaybolanın kesin olarak sağ olduğunu belirten haberdir. Bu haber kaybolan kişinin kendisi tarafından gönderilmişse, gönderme tarihinden itibaren süre hesaplanır. Ancak bu son haberin kaybolanın kendisinin gönderdiği haber olması şart değildir. Başkalarından alınan habere dayanılan hallerde bu son tarihten itibaren süre işler.

Hazinenin Gaiplik Kararına Başvurabilmesi İçin Gerekli Şartlar Nelerdir?

Hayatta olup olmadığı bilinmeyen bir kimseye bir miras düşerse onun miras payı mahkeme tarafından resmen idare ettirilir (TMK M.586). Esasen böyle bir kimsenin genel malları için bir kayyım tayin edilmek gerekir (TMK M.427/b.3). Hayatta olup olmadığı bilinmeyen böyle bir kimsenin malları veya miras payı 10 yıldır resmen idare ediliyorsa veya böyle bir idare süresi 10 yıl bulmamakla beraber hayatta olup olmadığı bilinmediği için malları mahkeme marifetiyle idare edilen kimse yüz yaşına gelmişse, gaiplik kararı verilmesi için gerekli şartlar aranmaksızın böyle bir kimsenin gaipliğine Hazinenin talebi üzerine karar verilebilir (TMK M.588/1). Bu talep hakkı yalnız Hazineye aittir. Talep üzerine mahkeme gerekli ilanı yapar; ilan süresi içinde gaip ortaya çıkarsa veya ölümü tespit edilirse, sorun kalmaz. Herhangi bir bilgi alınmazsa ve gaibin mirasında hak sahibi olanlar da ortaya çıkmazsa, gaibin malları aksine hüküm bulunmadıkça Devlete geçer (TMK M.588/2). Devletin teminat vermesi söz konusu olmaz. Fakat gaip sonradan ortaya çıkarsa veya asıl hak sahipleri belli olursa Devlet el koyduğu malları onlara aynen, gaibin mirasını teslim alanlar gibi geri vermekle yükümlüdür (TMK M.588/3).

Gaiplik Kararına Yetkili Mahkeme

Gaiplik kararı vermeye yetkili mahkeme Türk Medeni Kanun’un 32. Maddesinin 2. Fıkrasında düzenlenmektedir. Buna göre yetkili mahkeme; gaibin Türkiye’deki son yerleşim yeri mahkemesidir; eğer gaip Türkiye’de hiç yerleşmemişse nüfus sicilinde kayıtlı bulunduğu yer mahkemesi ve bu kayıt yok ise anasının veya babasının nüfus siciline kayıtlı olduğu yer mahkemesidir. Gaibin anası ve babası da Türkiye’de kayıtlı değilse, gaiplik kararı almak için başvuru 5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun2un 42. Maddesine göre; Türkiye’deki sakin olduğu yer mahkemesine, sakin değilse mallarının bulunduğu yer mahkemesine yapılacaktır. Görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi’dir (HMK M.2).

Gaiplik Kararının Sonuçları

Normal olarak bir kişinin öldüğü iddia ediliyorsa, iddia sahibi bunu ispat etmelidir. Gaiplik kararının verilmesinde ise kanunen aranan şartların gerçekleşmesi halinde, gaiplik kararı isteyen, kaybolanın ölümünü ispat yükünden kurtulmaktadır. Gaiplik kararı, kaybolan kişinin öldüğüne dair bir karine teşkil etmektedir. TMK M.35/1 gaiplik kararının ölüm vukubulmuş gibi sonuç doğuracağını ifade etmekte ve “ölüme bağlı haklar aynen gaibin ölümü ispatlanmış gibi kullanılır” hükmünü taşımaktadır. Ancak ortada ispat edilmiş kesin bir ölüm söz konusu olmadığından hukuki sonuçlar, gaibin ortaya çıkabileceği veya öldüğü tarihin saptanabileceği göz önünde tutularak düzenlenmiştir. Böylece belirli sürelerde gaip ortaya çıkarsa büyük ölçüde haklarını elde edebilmesi imkanı yaratılmıştır.

Gaiplik Kararının Miras Hukukuna İlişkin Sonuçları

Gaiplik kararı verilmesi ile gaibin şahsına bağlı hakları sona erer, malvarlığı hakları ise ölüm tehlikesi veya son haber tarihinden itibaren gaibin mirasçısı durumunda bulunanlara o anda kendiliğinden intikal etmiş sayılır. Kaybolma ile gaiplik kararı alınıncaya kadar geçen devre arasında ise gaibin ne yaşadığı ne de öldüğüne dair bir karine kanunda yer almamaktadır. Gaip bu devrede ne miras bırakan ne de mirasçı olabilir. TMK M. 586’a göre kendisine düşmesi gereken miras payı resmen yönetilir. Resmen yönetiminden amaç mahkeme aracılığıyla yönetilmelidir. Gaibe ait geride kalan malvarlığı için de TMK M.427/b.1’e göre yönetim kayyımı atanır.
Kanun koyucu gaiplik karının verilmesinden sonra gaibin gerçekte öldüğü kesin olmadığı için, kanuni mirasçıların ve mirastan yararlanan diğer kimselerin mirastan alacakları malları gerektiğinde ortaya çıkan gaibe veya ölüm tarihi belli olduğu ve buna göre mirastaki hak sahibi değiştiği takdirde tercih edilecek olan bu kimseleri geri vereceklerine dair güvence (teminat) göstermelerini aramıştır (TMK M.584). Güvence çeşidini belirlemek hakimin takdirine bırakılmıştır. Bu bir kişisel güvence (kefalet) olabileceği gibi bir ayni güvence (rehin, ipotek) de olabilir. Belirlenen güvence gösterilmedikçe malvarlığı değerleri mirasçılara teslim edilmez.
Gaibe bir miras düşmüşse, mirasçılar, gaip yokmuş gibi kabul edilerek belirlenir; düşen miras payı bu mirasçılara güvence karşılığında verilir. Geri verme yükümlülüğünün kapsamına, haksız zilyedin geri verme borcuna ilişkin TMK M.993-995 hükümleri uygulanır. Geri verme borçlusu iyi niyetli ise, hakkına uygun şekilde elde ettiği ürünleri geri verme borcu yoktur, yaptığı zorunlu ve faydalı giderleri isteyebilir. Kötü niyetli ise elde ettiği veya elde etmeyi ihmal ettiği ürünleri geri verme borcu olduğu gibi, mala verdiği zararları tazmin borcu da vardır. Ancak bu kişi yaptığı zorunlu giderleri isteyebilir.

Gaiplik Kararının Aile Hukukuna İlişkin Sonuçları

Gaipte evliliğin feshinin kendiliğinden olmayıp isteğe bağlı kılınması ve gaiplik kararıyla istenmemişse ayrı bir fesih davası aranması, gaibin ortaya çıkması olasılığı karşısında eşine, isterse gaip eşe bağlı kalmak, isterse bağı çözmek hususunda bir tercih hakkı tanımak içindir. Olabilir ki, gaip eşine ait mali imkanlardan yararlanmak için gaiplik kararı alan eş, gaip eşinin ortaya çıkmasını beklemeyi arzu eder. Onun, eşi mutlaka ölmüş gibi davranması zorunlu görülmemiştir. Evliliğin feshi istenmemişse, evlilik birliği devam eder. Buna rağmen eşi, gaibe mirasçı olmaktadır. Gaip ortaya çıkarsa, yeni bir işleme gerek olmadan, eşler evli olarak yaşamaya devam ederler.

Evliliğin feshine karar verilmesi için, gaibin eşinin, TMK M.131/3 uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi’nden talepte bulunması gerekmektedir. Evlilik devam ederken, gaibin eşi bir çocuk doğurursa TMK M.285/3’e göre babalık karinesi için kabul edilmiş olan 300 günlük süre ölüm tehlikesi veya son haber tarihinden itibaren işleyecektir. Bu durumda ölüm tehlikesi veya son haber gününden itibaren 300 gün içinde doğan çocuk gaiplik kararı alınmış kocaya ait olacaktır.

Gaiplik İlanı Nerede Yapılır?

Yapılan ilan süresi içinde, gaibin hayatta olduğu veya ölmüş olduğu hususunda bir bilgi veren çıkmazsa hakim gaiplik kararını verir. Gaiplik kararı mahkemelerce 10 gün içinde o yerin nüfus müdürlüğüne bildirilir ve nüfus memurlarınca aile kütüklerine tescil edilir. (TMK M.45, Nüfus Hizmetleri K. M.34) Böylece gaibin kişiliği sona erer.

Gaiplik Kararını Kim İster?

TMK M.32, gaiplik kararı istemeye yetkili olanları “hakları ölüme bağlı olanlar” diye belirtmiştir. Kaybolan kimsenin öldüğü belirlenince bu ölüm dolayısıyla çeşitli haklar kazanacak veya haklarını ileri sürülebilecek olan kimseler hakları ölüme bağlı kimselerdir. Bunların başında yasal ve atanmış mirasçılar ve lehine vasiyet yapılan kimseler gelir. Diğer yandan TMK M.588, Hazineye belli şartlar altında gaiplik kararı almak için mahkemeye başvurma yetkisini vermiştir.

Gaiplik Kararı Geriye Doğru İşletilir Mi?

Gaiplik kararı geriye etkili olarak hüküm ifade eder. Böylece kaybolan kişi ölüm tehlikesinin gerçekleştiği yahut son haberin alındığı günden itibaren gaip olmuş sayılır ve hukuki sonuçlar bundan itibaren doğar (TMK M.35/2).

Gaiplik ve Ölüm Karinesi

Ölüm tehlikesinin, zorunlu ve kesin olarak kaybolan kişinin ölümü sonucunu doğuracak bir tehlike söz konusu değildir. Zira ölümü kesin olarak gösterecek bir durum varsa, kaybolan kimse için gaiplik kararı istenmesi değil, ölüm karinesine dayanılması söz konusu olur.

Ölüm Karinesi Kimlere Verilir?

Bir kimsenin öldüğü sonucuna ancak cesedinin bulunması ve cesedin o kişiye ait olduğunun belirlenmesiyle varılır. Fakat öyle olaylar vardır ki, o olay içinde kaybolanların ölümüne muhakkak nazariyle bakılır; o olayın zorunlu olarak, kaybolan kişinin ölümüne yol açtığı kesin olarak düşünülür; fakat ceset bulunamadığı ve kimse cesedi görmediği için ölüm belirlenemez.

Örneğin; bir uçak havada infilak etmiş ve içindeki yolcularla birlikte parçalanmıştır. Kesin olarak yolcuların ölmüş olmaları gerekir. Bir denizaltı bir gemi ile çarpıştığı için denizin dibinde kalmış, su yüzüne çıkamamıştır. Denizaltında bulunanların ölmüş oldukları herhangi bir şüpheye yer bırakmayacak biçimde kesindir. Fakat her iki halde de cesetler bulunmadığı için ortada ölümü teşhis edilen kimse yoktur. TMK M.31’e göre; “bir kimse, ölümüne kesin gözle bakılmayı gerektirecek durumlar içinde kaybolursa, cesedi bulunmamış olsa bile gerçekten ölmüş sayılır”. TMK M.44’e göre de böyle bir kimse hakkında ölüm kaydının en büyük mülki amirinin emriyle düşürüleceğini ifade etmektedir. Böylece ölenin yakınlarının gaiplik kararı almak için izlemeleri gereken uzun prosedürden kurtulmaları mümkün olmaktadır.

Gaiplik Kararı İçin Aranan Süre

Kişi ölüm tehlikesi içinde kaybolduysa, gaiplik kararının Mahkeme’den istenebilmesi için ölüm tehlikesinden itibaren 1 yılın geçmiş olması gerekmektedir. Eğer ki kişi hakkında uzun zamandan beri haber alınamıyorsa, gaiplik kararının yine Mahkeme’den talep edilebilmesi için, son haberden itibaren 5 yıl geçmesi gerekir.

Gaiplik Nedeniyle Evliliğin Feshi

Gaip evli ise, gaiplik kararı ile evliliğin sona ermeyeceği, fakat gaibin eşinin, gaiplik kararı ile birlikte ve ondan ayrı olarak evliliğin feshine karar verilmesini isteyebileceği esası kabul edilmiştir (TMK M. 131/3). Evliliğin feshi kararı ile evlilik birliği sona ermiş olur. Sonradan gaip çıkagelirse, evlilik birliğini devam ettirmek isteyen çiftin yeniden evlenmesi gerekir. Evliliğin feshinden sonra gaibin eşi evlenmişse, bu evliliği gaip dönse bile geçerli olarak devam eder. Gaibin ortaya çıkmış olması, bu yeni evliliğin geçersizlik sebebi değildir.

Av. Buğra Çapa

Av. Buğra Çapa, Tekirdağ Anadolu Lisesi’nden mezun olduktan sonra Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde hukuk eğitimi almıştır. 2019 yılında Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olmuştur.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Hemen Bilgi Al!